CHP Kurultayları davasına erteleme

16 Eylül 2025
CHP Kurultayları davasına erteleme

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, Özgür Özel’in genel başkan seçildiği CHP 38. Olağan Kurultayı ile 21. Olağanüstü Kurultayının iptali istemiyle açılan davanın dün (15 Eylül 2025) görülen duruşmasında, davayı 24 Ekim 2025’e erteledi.

Dikkatli olalım
Davanın ertelenmesi sonrasında CHP çevrelerinin yaptığı yorumlara bakılırsa,  CHP yönetiminde AKP iktidarının CHP’ye yönelik uydulaştırma ve dağıtma harekâtının püskürtüldüğüne dair iyimser bir havanın ağır bastığı anlaşılıyor.

Daha iktidarın 19 Mart 2025 saldırısına karşı Saraçhane Direnişinin beşinci gününde çok isabetsiz bir şekilde “darbeyi püskürttük” açıklaması yapan CHP yönetimini benzer bir yanlışa karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz. Çünkü bu yaklaşım CHP yönetiminde uzlaşmacılığı körüklüyor, ardı arkası kesilmeyen saldırılara karşı topyekûn kitlesel direnme çizgisini zayıflatıyor.

İktidarın stratejisi
Her şeyden önce, dava reddedilmemiş, ertelenmiştir. Erteleme, davanın en azından 24 Ekime kadar CHP’nin örgütsel yapısına yönelik tehdidin sürdürüleceği anlamına geliyor. CHP en azından o güne kadar tepesinde her an düşebilecek bir kılıçla yaşayacaktır.

İkincisi, CHP’li belediyelere karşı saldırılar aralıksız devam ediyor. Kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, şantaj, tehdit ve vaatlerle CHP kadrolarını devşirme yöntemleriyle belediyelere çökmeler sürüyor.
Üçüncüsü, tutarlı bir yaklaşımla yaraları sarma ve partinin iç birliğini sağlama yerine hizip çıkarlarının üzerine yükselememe zaafı zaten sürüyor ve bu durum, iktidarın eline hep koz veriyor.
Dolayısıyla, iktidarın halk muhalefetini ortadan kaldırma hedefinin bir parçası olarak CHP’ye saldırdığını, onu ya kendi politikasına bağımlı kılma, ya parçalama ve yok etme stratejisi izlediğini unutmamak gerekiyor.

Çıkış yolu
İktidarın saldırısına karşı hukuksal bütün yöntemleri kullanmanın yanı sıra parti içi birliği sağlamak, bütün muhalif güçlerle birlikte hareket etmek büyük önem taşıyor. Gayrimeşru politik baskılara kitlesel direniş ile ekonomik sömürüye, işsizliğe pahalılığa yoksulluğa ve açlığa karşı geniş emekçi kesimlerinin mücadelesini birleştirmek ve her ikisini tek bir dalgaya dönüştürmek ise, çıkış yoluna ulaşmanın vazgeçilmez koşulunu oluşturuyor.

Tek yanlı uzlaşma sevdasıyla varılacak bir yer hakikaten yok.