Egemenlerin talepleri doğrultusunda harekete geçen ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümeti 2000 yılında çıkardığı yasa ile siyasi tutuklu ve hükümlülerin koğuşlarda bir arada kalması yerine, F Tipi Cezaevleri'nde hücrelerde tutsak edilmesi için harekete geçti. Sosyal tecrit modeline dayanan bu infaz sistemi esas olarak ilerici, devrimci, yurtsever olan herkesi hedefine aldı. Amaç devrimcileri ötekileştirmek, yalnızlığa itmek ve cezaevlerindeki örgütlülüğü yok etmekti. F Tipi Cezaevleri ile tutsaklarımızı tecride mahkûm etmek isteyen bu zihniyete karşı mapushanelerden sesler yükseldi. 20 Ekim 2000'de açlık grevi 45. gününde dönüşümsüz ve sürekli açlık grevine dönüştü.
Devrimcilerin direncini başka türlü kıramayacağını anlayan egemenler hemen harekete geçti ve uzun zamandır planladıkları hapishanelere yönelik bir operasyon hazırlıklarına başladı. Operasyon öncesinde, egemenlerin borazanı yatık medya yeni açılan F tipi hapishanelerini topluma "bir modern yaşam alanı" olarak lanse etti. Yatık medyanın bir bölümü F tipi sistemin hayata geçmesiyle cezaevlerindeki bütün sorunların çözüleceğini, cezaevlerinin güllük gülistanlık olacağını yazarken, bir bölümü de cezaevindeki devrimcilere karşı operasyonun bir an önce yapılması için devletin ilgili kurumlarını katliamı bir an önce başlatmaya yönelik kışkırttı.
Tarih 19 Aralık 2000'i gösterdiğinde dönemin anti komünist işbirlikçi şovenist ANAP-DSP-MHP koalisyon hükumeti tarafından 20 cezaevinde F Tipine geçişi hızlandırmak ve devrimcilerin direnişini bastırmak için 3 gün süren, adına sözde “Hayata Dönüş” operasyonu dedikleri katliamı başlattı. İşbirlikçi gerici-şoven koalisyon devrimcileri, ilericileri, komünistleri bir kere daha biçti. Türkiye toplumunun alnına bir kara leke daha sürdü. Ümraniye, Bayrampaşa, Bursa, Uşak, Çanakkale, Ceyhan ve Sincan ve diğer cezaevlerinde yapılan operasyonlarda 30 devrimci katledildi, yüzlercesi yaralandı, yine yüzlercesinde kalıcı sağlık sorunları oluştu.
İşbirlikçi AKP hükümeti on yıldır demokrasi nutukları atıyor. Oysa bu katliamı yapanlar, insanlarımızı diri diri yakmaya çalışanlar, onlarca devrimciyi katledenler bilinmesine rağmen o günden bugüne ne arandılar, ne yakalandılar, ne de yargılandılar.
Biz komünistler Türkiye toplumunun alnına bu karayı çalanları, devrimcileri katledenleri unutmayacağız. Bu topraklarda eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve adalet hüküm sürene kadar mücadele edeceğiz.