Yüksek Seçim Kurulu 14 Mayıs 2023 seçimlerinin geçici sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Cumhurbaşkanı seçiminde ilk iki sırada yer alan iki aday, mevcut Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı ve Cumhur İttifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 50+1 sınırına ulaşamadıkları için seçim ikinci tura kaldı. İkinci tur iki hafta sonra, 28 Mayıs 2023’te yapılacak.
Meclis seçiminde ise Cumhur İttifakı Meclisin salt çoğunluğunu elde ederek kanun yapma ve komisyonları belirleme alanında muhalefete karşı büyük üstünlük sağladı.
Zafer değil düşüş
Recep Tayyip Erdoğan ile AKP, açıklanan seçim sonucunu ellerinde tuttukları medya ve propaganda gücüne dayanarak büyük zafer olarak sunuyor ve muhalefetin iradesini felce uğratmak istiyor. Oysa hem Erdoğan’ın hem AKP’nin oylarında düzenli ve belirgin bir düşüş var. Baştaki Cumhurbaşkanının yüzde 50+1 sınırının altında kalması, AKP’nin oylarının yüzde 36’nın altına düşmesi işbirlikçi kapitalist burjuvazinin Türkiye’nin işçilerini, şehir ve köy emekçilerini, bütün halkı ağır sömürüye, derin yoksulluğa ve yaygın işsizliğe mahkûm eden düzenini çekip çeviren feodal-kapitalist istibdada karşı halk tepkisinin gittikçe güçlendiğini gösteriyor.
Geziden bu yana bir türlü istikrara kavuşmayan, Cumhuriyet karşıtı programını hayata geçirmekte zorlanan, ayakta kalmasını ittifaklarını değiştirmeye borçlu olan istibdat yönetimini açık biçimde sendeleten halk güçlerinin ulusal demokratik, devrimci ve halkçı taleplerini yükseltmeye devam etmesi beklenir.
Kesin sonuca ulaşamadık diye üzülmek başka bir şeydir; yılgınlığa kapılmak, havlu atmak, mücadeleden uzaklaşmak başka bir şeydir. Sağlıklı olan, halkı “umduğumuzdan daha yavaş bilinçleniyor, yeterince mücadeleci olmuyor” diye kınamak yerine onun duygu ve düşüncelerini, ruh hâlini anlamak, kitle çalışmalarımızı, strateji ve taktiklerimizi nesnel biçimde gözden geçirmektir. İnişler ve çıkışlarla dolu mücadele sürecini tek bir güne indirgemek yanlıştır. Birinci turda yeterince başarılı olamadık, öyleyse ikinci turda daha başarılı olmaya gayret edeceğiz, kendi hatalarımızı gözden geçireceğiz, sabırlı olacağız.
Temel zaafımız
Sosyalistlerin birliği, sosyalistlerle Kemalistlerin birliği, bütün ulusal demokratik güçlerin birliği konusundaki temel zaaf, hem emperyalizme karşı bağımsızlığı ve egemenliği hem gericiliğe ve bölücülüğe karşı laik cumhuriyeti ve vatanın bütünlüğünü hem vurgunculuğa karşı emeğin haklarını savunmak isteyen sade insanları istibdat karşısında sağlam bir seçenekten yoksun bıraktı. İnsanlar sağa sola savruldu.
Kılıçdaroğlu ile CHP yönetiminin emperyalizm, NATO, İMF, TÜSİAD, tarikatlar ve bölücü hareket konusundaki boş hayalleri istibdada karşı yoğun tepki duyan halkta büyük tereddüde yol açtı. Seçime günler kala Kılıçdaroğlu ile CHP yöneticilerinin özellikle kapitalist emperyalist savaş blokunun Rusya’ya karşı uyguladığı ambargolara katılma yönündeki demeçleri, Türkiye’nin temel ekonomik ve politik çıkarlarını emperyalizme ve NATO’ya feda edecekleri izlenimini pekiştirdi. Sade insanlar Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşa sürüklenme endişesine kapıldı. Düşünün, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Faik Öztrak Rusya’nın dört milyar dolar doğalgaz borcumuzu 2024’e ertelemesini içişlerimize karışmak ve seçimde AKP’ye destek vermek olarak eleştirdi. Kılıçdaroğlu Fethullahçıların ve ABD istihbaratının Muharrem İnce aleyhindeki siyasal kumpasını örtbas ederek bu olayı Rusya karşıtı uluslararası emperyalist kampanyaya katılmanın vesilesi yaptı. Hiçbir kanıta dayanmayan bu ve benzeri sorumsuz tutumlar kitlelerin gözünde Erdoğan’a ve AKP’ye CHP ve Millet İttifakı karşısında hiç hak etmedikleri hâlde “ulusal menfaatlerin savunucusu” payesini kazandırdı.
CHP’nin sağa açılma, sağ partileri içine alma stratejisinin işe yaramadığı görüldü. HDP/Yeşil Solla anlayış birliği kurmanın seçimi kazanmanın anahtarı olmadığı ortaya çıktı. Bu adımlarla umulan oy patlaması gerçekleşmedi, CHP’nin eli böğründe kaldı.
Sosyalist Güç Birliği, sosyalist güç birliği belgisini sosyalistlerin birliği yolunda gerçek bir birliğe, ulusal demokratik güçlerin birliği doğrultusunda sağlam bir seçeneğe dönüştürmelidir.
Emperyalizmle işbirliği yapmayı, Türkiye ve bölge halklarını bölmeyi siyasal strateji yapan HDP/Yeşil Sol içinde kendilerine gelecek arayan sosyalist partiler tutumlarını gözden geçirmelidir.
Ulusal bağımsızlığa ve cumhuriyete değer veren bütün güçler birliğe ulaşma becerisini göstermelidir. Sınıfsal ve ulusal görevlerimizi savsaklamak kabul edilemez.
İstibdada karşı referandum
Türkiye halkının bütün sorunları yerli yerinde duruyor. Bu sorunları biz kendimiz elbirliğiyle çözeceğiz. Halka karşı sorumluluğumuz var. Moral bozukluğu ve yılgınlıkla varılacak bir yer yoktur. Mücadele sürüyor.
28 Mayısta yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunu istibdada karşı referanduma çevirmek mümkündür.
Sosyalist, devrimci demokratik, reformcu demokratik, ilerici yurtsever güçlerin birliğini hızla sağlamalıyız. Sendeleyen istibdada karşı mücadeleyi Türkiye halkının, sade yurttaşların ortak amaçlarını ve haklı kaygılarını dikkate alarak örmeliyiz. Kendimize güvenelim, halkımıza güvenelim, Türkiye devriminden ve dünya devrimlerinden süzülmüş bilimsel teorimize güvenelim. Zafere devrimci pratikle ulaşacağız.