Amerikan emperyalizminin ve işbirlikçi kapitalist oligarşinin güdümüyle harekete geçen Amerikancı faşist cuntanın gerçekleştirdiği 12 Mart 1971 darbesini 52. yıldönümünde protesto ediyoruz.
12 Mart 1971 darbesi, cuntanın, devrimci halk muhalefetiyle birleşmek isteyen ordu içindeki devrimci ve Atatürkçü subayları 9 Mart 1971’de alt etmesiyle başlamıştı.
12 Mart’ın icraatı
Sosyalizmin, bağımsızlığın ve demokrasinin her türlü belirtisini yok etmeyi amaçlayan cunta, Türkiye İşçi Partisi TİP’i, Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu Dev-Genç’i, Devrimci Doğu Kültür Ocakları DDKO’yu kapattı, Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu DİSK’in faaliyetlerini durdurdu. Grevleri, yürüyüşleri, miting ve gösterileri yasakladı. Komünist, sosyalist, devrimci demokrat, ilerici yurtsever dergileri kapattı. Kurşuna dizmeler, idamlar, kitlesel siyasal davalarla halka gözdağı vermeye çalıştı. Deniz Gezmişleri astı, Mahir Çayanları, Sinan Cemgilleri vurdu, İbrahim Kaypakkayaları işkence ederek öldürdü, Yılmaz Güneyleri hapishaneye kapattı. Üniversitelerin ve TRT’nin özerkliğine son verdi. 27 Mayıs Anayasasının tanıdığı siyasal özgürlükleri kökünden budadı.
12 Mart darbesi, salt komünizm düşmanlığı olarak tanımladığı resmî Atatürkçülüğü herkese dayatırken laikliği çökertme yönünde adımlar attı, İmam Hatip Okullarına Lise statüsü verdi, tarikatları ve cemaatleri destekledi. Türk-İslam-NATO Sentezi doğrultusunda Cumhuriyetin altını oydu.
12 Mart’tan 12 Eylül’e
12 Mart darbesi bütün zulmüne rağmen kalıcı olamadı. Yok etmek istediği bütün devrimci partiler, akımlar, sendikalar, kooperatifler, dernekler 1970’lerin ikinci yarısında çok daha güçlü olarak ortaya çıktı. Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçi kapitalist oligarşi bu yeniden devrimci yükselişi ancak 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle durdurdu. Neoliberal kapitalizmin ülkemizdeki uygulaması olarak tezgâhlanan 12 Eylül darbesi ve uzantıları maalesef kalıcı oldu ve halkımızı günümüz istibdadına sürükleyecek kadar geriye götürdü.
İstibdada son
Türkiye halkı 12 Mart’ın 52. yıldönümünü, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin mantıksal uzantısı olan istibdada son verme iradesiyle karşılıyor. İşçi sınıfını, şehir ve köy emekçilerini, bütün halkımızı ezen ve işbirlikçi kapitalist oligarşiye ezdirerek derin yoksulluğun pençesine atan istibdat, ağır ihmali ve işbilmezliğiyle 6 Şubat depremlerinde on binlerce insanımızın ölümüne, milyonlarca insanımızın evsiz barksız ve işsiz kalmasına, şehirlerimizin ve kasabalarımızın yıkılmasına sebep oldu. Hakikatle yüzleşme vakti yaklaşıyor. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin mirasçısı istibdad yönetimi, bu toplumsal felaketin sorumluluğundan kaçamayacaktır.