Toplumcu Kurtuluş Partisi İstanbul İl Örgütü, 28 Aralık Cumartesi günü, Kadıköy Süreyya Operası önünde, 2024 yılını değerlendiren basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına İKD İlerici Kadınlar Dayanışma Derneği ve İGD İlerici Gençler Derneği de katıldı. Basın açıklamasında işçilerin, çiftçilerin, emeklilerin, kadınların ve gençlerin 2024 yılında artan pahalılığa karşı savunmasız bırakıldığına, sefalete teslim edildiğine, asgari ücret zammının çok yetersiz olduğuna değinildi.
Biz gençleriz, gelecek günleriz!
İlk sözü alan İGD üyesi Ozan Arslan 2024 yılında gençlerin işsizlikle baş ettiğini, yurtsuz kaldığını, laik, demokratik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırıldığını dile getirerek gençlerin 2025 yılındaki taleplerini şu şekilde sıraladı:
-Tüm Türkiye halkını derinden etkileyen pahalılık karşısında bir de işsiz bırakılmak, sefalete teslim edilmek istemiyoruz.
-Yurtsuz, parasız ve aç kalmak istemiyoruz.
-Dünyayı, insanları, bilimi ve felsefeyi doğru anlamak için şart olan laik, demokratik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırılmak istemiyoruz.
-Temizlenemeyen okullar, sağlık standartlarından uzak yemekler ve yurt odalarıyla sağlığımız tehlikeye atılsın istemiyoruz.
-Her şeyin pahalandığı bu günlerde KYK burs ve kredilerinin harçlık bile denemeyecek düzeyde tutulmasını istemiyoruz.
-Mezun olup iş bulamayan öğrencilerden KYK kredisi tahsilatı peşine düşülsün istemiyoruz.
Ozan Arslan, gelecek günleri inşa edecek gençlerin taleplerini sıralarken bu taleplerin AKP iktidarının, olmayan iyi niyetine bırakılması hâlinde, 2025 yılında da yurtsuz, parasız ve aç kalmaya devam edeceğimizi vurguladı. AKP'nin patronlarla el ele vererek Türkiye halkına milli gelirden hak ettiği payı vermediğini belirten Arslan, bu adaletsizliğe karşı hakkımızı alabilmek için örgütlenmemiz gerektiğini ifade etti. AKP iktidarının bölge halklarını tehlikeye atarak cihatçı çetelerle Suriye’yi ikinci kez arkasından vurmasından ve bölgede İsrail’in elini güçlendirmesinden bahseden Ozan Arslan örgütlendiğimiz takdirde AKP’nin bölge halkları üzerinde denediği tehlikeli oyunlara da son verebileceğimizi dile getirdi.
Konuşmasının sonunda, başta gençler olmak üzere tüm halkı İGD İlerici Gençler Derneği saflarında örgütlenmeye davet etti.
Sadaka değil, Milli gelirden hakkımız olan payı istiyoruz!
1920 TKP’nin basın metnini okumak üzere söz alan Yaşar Saltürk Özköse, bugünün en büyük sorunlarından biri olan pahalılık nedeniyle halkın temel gıda maddelerine bile ulaşamadığını, çarşıda, pazarda ve markette art arda gelen zamlar karşısında çaresiz kaldığını dile getirdi. Emekliler yılı olarak ilan edilen 2024’te bile emeklilerin yaşamlarını sürdürebilmek için çalışmak zorunda kaldığını vurgulayan Özköse, en düşük emekli maaşının, insanca yaşamaya yetmeyecek düzeyde olan asgari ücretin bile altında kaldığını belirtti. Mevcut düzenin, ne bugünün ne de geleceğin emeklilerine bir fayda sağlayamayacağını ifade etti.
Yüksek yaşam maliyetleri ve paralı sağlık hizmetlerinin halkı mağdur ettiğini, işsizlik ve umutsuzluk nedeniyle gençlerin çareyi yurt dışında aradığını, kadınların ise özgürlüklerinden mahrum bırakılarak ev işlerine ve erkek egemenliğine mahkûm edildiğini vurgulayan Özköse, halkın bu zorluklar karşısında çaresiz bırakıldığını söyledi. AKP’nin hukuku kötüye kullanarak istibdada dayanak yaptığını, halk iradesini yok etmeye ve muhalif sesleri bastırmaya çalıştığını söyleyerek halkı sefalete ve istibdada karşı örgütlenmeye davet etti.
AKP’nin dış politikalarına da değinen Özköse, AKP’nin İŞİD’den devraldığı görevi HTŞ adıyla sürdüren cihatçı gruplarla işbirliği yaparak Suriye’de yıkıma yol açtığını ve bu durumun emperyalistlerin ve işbirlikçilerin etkisini artırdığını ifade etti. Oysa Suriye’nin bağımsızlığının, Filistin halkının kurtuluşu ve Türkiye’nin güvenliği için kritik öneme sahip olduğunu belirten Özköse, Türkiye’nin dış politikasının “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanması gerektiğini vurguladı.
Biz durdurmazsak durmayacaklar
“Biz durdurmazsak, durmayacaklar” diyen Özköse, yeni yıl hedeflerinin bağımsız, laik, demokratik ve toplumcu bir cumhuriyet inşa etmek olduğunu belirtti. Emperyalizme, işbirlikçiliğe, borç bağımlılığına ve tarikat düzenine son verilmesi gerektiğini, NATO’dan çıkılması ve yabancı üslerin kapatılmasının şart olduğunu dile getirdi. Ulusal sanayi ve üretimle kalkınan adil bir ekonomi, laik ve bilimsel eğitim, gençlere iş garantisi, kadınların, çocukların, LGBTİ bireylerin ve ezilen kesimlerin şiddet ve istismardan korunduğu bir Türkiye hedeflediklerini söyledi.
Basın açıklaması, halkımızı sefalete sürükleyen ve bölge halklarını tehlikeye atan AKP iktidarının son bulması ve bağımsız bütün vatan, laik demokratik toplumcu bir cumhuriyet için 1920 TKP saflarında örgütlenme çağrısı ile son buldu.
Basın açıklaması metnini aşağıda sunuyoruz.
Vatan, cumhuriyet, emek için mücadeleyi büyütüyoruz
Biz durdurmazsak durmayacaklar, Haydi!
Değerli halkımız,
2025’e ne yazık ki zor koşullar altında giriyoruz.
Ancak bu zor koşulları değiştirecek umudumuz da var, irademiz de var. Dayanışma ve mücadeleyle hep birlikte bütün zorlukların üstesinden gelecek; işçilerin, şehir ve köy emekçilerinin, işsizlerin, bütün ezilenlerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin söz ve karar sahibi olduğu toplumcu bir düzen kurmak için mücadele edeceğiz.
Sadaka değil, milli gelirden hak ettiğimiz payı istiyoruz!
Bugün memleketin en büyük sorunlarından biri pahalılık. İnsanlarımız temel gıda maddelerine dahi ulaşamıyor. Çarşıda, pazarda ve markette bir alışverişten diğerine neredeyse tüm ürünlere zam geliyor. AKP iktidarı, bu koşullarda bile kapitalist patronlarla el ele vererek asgari ücreti 22.104 TL olarak belirledi. Çalışanlar maaşını kiraya mı verecek, karnını mı doyuracak? Hesap ortada; artık ortalama ücret anlamına gelen asgari ücret bir işçinin temel insani ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzakta. Büyük müteahhitler, işbirlikçi holdingler, bankalar ve borsacılar kârlarına kâr katarken halkın sefalet içinde yaşamaya çalışması kabul edilemez.
Sadaka değil, milli gelirden hak ettiğimiz payı istiyoruz.
Çalışan emekliler olmayacağız!
Sözüm ona 2024 emekliler yılıydı. Ama bizim emeklilerimiz karnını doyurabilmek için çalışmak zorunda. “Kimsesizlerin kimsesi” olması gereken Cumhuriyetin 101. yılında emeklilerimiz, varlık yokluk savaşı veriyor. En düşük emekli maaşı asgari ücretin altındayken, emekli aylığı bağlama oranının bu kadar düşük tutulduğu bir ortamda, ne mevcut emeklilerin, ne de gelecek emeklilerin maaşları geçinmeye yeter. Fıtratında talan olan bu düzenden halka fayda gelmez.
Kira, fatura, mutfak masrafı derken kuşa dönen maaşlar, artık tamamen paralı olan sağlık, ilaç ve bakım hizmetlerine yetmiyor. Hasta ve bakıma muhtaçlara “paran yoksa öl” diyorlar. Kıt kanaat parayı denkleştirerek özel hastanelere giden hastalar da tek amacı kâr olan özel sağlık kurumlarının insafına bırakılıyor.
Toplumun binbir zahmetle büyüttüğü, donanımlı ve nitelikli bireyler olarak yetiştirdiği ancak iş bulamayan gençlerimiz mutsuz ve umutsuz bırakılıyor. Yapılan araştırmalar her iki üniversiteliden birinin yeterli beslenemediğini söylüyor. Güç bela mezun olan gençler kurtuluşu yurt dışında arıyor.
Kadınlar özgür değil. Kadınları eve hapsetmeye, ağır ve yıpratıcı ev işlerine mahkûm etmeye, erkeğin kölesi olmaya, kamusal yaşamdan dışlamaya çalışıyorlar. Kişilikleri yok sayılıyor; akılları bedenleri kontrol altına alınmaya çalışılıyor, dövülüyor, öldürülüyor.
Ne istibdat ne teslimiyet
AKP hukuku kötüye kullanıyor, istibdada dayanak yapıyor. Halk iradesini yok etmek, muhalif bütün sesleri bastırmak istiyor. Bir taraftan sendikal örgütlenmenin önünde engel yok diyor, diğer taraftan yasal, meşru ve haklı işçi grevlerini ve eylemlerini yasaklıyor. İşçilerin, emekçilerin, emeklilerin, bütün toplumun temel örgütleneme hakkını ihlal ediyor. Anayasayı askıya alma gücünü kendinde bulan AKP, tarikatların devlet yönetiminin, ekonomik ve sosyal hayatın kılcallarına kadar sızmasını sağlıyor. Milli Eğitim, Sağlık ve Diyanet bütçeleri başta olmak üzere bütün kamu kaynaklarını tarikatların talanına açıyor. Emperyalizmin işbirlikçisi, Cumhuriyet ve laiklik düşmanı tarikatlar aynı zamanda çalınan her lokmanın, cebimizden hortumlanan her kuruşun ortağı holdinglere dönüşüyor.
Yurtta sulh, cihanda sulh
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) başkanlığı rüyası gören AKP, yine dinci-şovenist çevrelerin oyuna getirmesiyle Suriye’de büyük bir yıkım başlattı. İşid’den devraldığı görevi HTŞ adıyla devam ettiren ortacağ çeteleri Şam’a girdi, yönetime el koydu. Şimdi Suriye’nin karnını emperyalistlere, işbirlikçilere ve İsrail’e açmış durumdalar. Halbuki Suriye’nin bağımsızlığı ABD-İsrail zulmüne uğrayan Filistin Halkının kurtuluşu için elzemdir. Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü Türkiye’nin bağımsızlığı için güvencedir. Emperyalizmin ayartmasına kapılmak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine aykırıdır. Halkımızın çok iyi bildiği Cumhuriyetimizin dış politikasını emperyalistlerden medet uman çevrelerin unutmaması için tekrar ediyoruz; Yurtta sulh, cihanda sulh istiyoruz.
Biz durdurmazsak durmayacaklar,
Artık yeter! Biz, kapı kapı borç dilenen, ülke kaynaklarını emperyalistlere peşkeş çeken, emperyalistlerin ayartmasına uyan bir yönetim istemiyoruz. Yeni yılda bağımsız bütün vatan, laik demokratik toplumcu bir cumhuriyet için partimizin eylem programını dikkatinize sunuyoruz;
Açlığa yoksulluğa tarikat düzenine son
Cumhuriyetin laikliğin temellerinin oyulmasına son
Kapı kapı borç dilenen, emperyalizme ve işbirlikçileriyle denge kurmaya çalışan yönetime son
Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı kesin ve tutarlı mücadele istiyoruz.
Bağımsız bütün vatan için NATO’dan çıkılsın yabancı üsler kapatılsın.
Ulusal kurtuluş savaşı veren ve insanlık onuru adına direnen Filistin halkı ile dayanışma için İsrail ile bütün diplomatik ve ticari ilişkiler kesilsin.
Ulusal ekonomi, ulusal sanayi, kalkınan Türkiye mutlu bir toplum;
Devlet sektörünün öncülüğünde başlatılacak üretim ve istihdam seferberliği istiyoruz.
Sırtı pek Türkiye, güçlü ekonomi, kalkınan mutlu bir toplum için emeğe değil dolar milyarderlerine servet vergisi getirilsin.
Laik, bilimsel, demokratik bir eğitim istiyoruz. Gençlerimize iş garantisi istiyoruz.
Kadınların, çocukların, LGBTİ bireylerin ve toplumdaki tüm ezilen kesimlerin şiddetten ve istismardan korunduğu bir ülke istiyoruz.
Bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk Cumhuriyeti için; bölge ve dünya halklarıyla barış ve dayanışma içinde yaşamak için; kadınların, gençlerin, işçilerin, memurların emeklilerin insanca yaşayacağı; doğanın ve kentlerin talan edilmediği; hayvan haklarının korunduğu bir düzen için bütün vatandaşlarımızı vatan Cumhuriyet Emek mücadelesini büyütmeye, Toplumcu Kurtuluş Partisine üye olmaya gücümüze güç Katmaya çağırıyoruz.
Biz durdurmazsak durmayacaklar,
haydi!
1920 TKP İstanbul İl Örgütü.