Cumhuriyeti, anayasayı, kanunları ayaklar altına alan istibdat, bütün muhaliflerini yıldırmak için saldırılarını yoğunlaştırdı.
Soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar kesintisiz sürüyor. En masum eleştiriler hakaret, en basit habercilik suç, en olağan siyasal etkinlikler terör sayılıyor. Milyonların demokratik direnişi “Gezi”ye katılmak yıllar sonra hâlâ en ağır suç ilan ediliyor.
Yargı örgütünde adliye binasına ifade vermeye davet etme uygulaması yerini hukuk dışı tantanalı baskınlara bıraktı. Siyasi parti başkanları, belediye başkanları, gazeteciler, televizyoncular, sinema dizi sektörü yöneticileri, ünlü oyuncular, sokak röportajında derdini dile getiren sade yurttaşlar, kısacası, ayrımcılığı ilke edinenlerin kendilerinden saymadığı herkes zulme uğruyor.
Muhalefet etmek bütün yurttaşların vazgeçilmez hakkıdır. Muhalefeti susturmak, düşünce özgürlüğünü, düşünceyi ifade etme özgürlüğünü, basın özgürlüğünü, toplantı gösteri ve yürüyüş özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü türlü baskılarla engellemek suçtur.
“İktidarın makbul vatandaşı” olmayanın mutlaka cezaya uğrayacağı, işinin bozulacağı, saygınlığına gölge düşürüleceği anlayışını yerleştirmek için yapılan bütün antidemokratik uygulamaları kesinlikle reddediyoruz. Tutuklanan, işini serbestçe yapması engellenen bütün muhaliflerin derhâl serbest bırakılmasını istiyoruz.
Sömürü ve baskıyla derin yoksullaşmaya mahkûm edilen işçiler, şehir ve köy emekçileri, toplumun dışına itilen emekliler, işsizler, günlük yaşamını sürdürmekte zorlanan kitleler, ekmeğini kazanamayan milyonlar, geleceği karartılan gençler, yaşamlarını savunan kadınlar, ülkenin birliğini, halkın egemenliğini savunan cumhuriyetçiler, özgürlük ve eşitliği insanlığın şartı bilen emekçi dostu aydınlar her durumda demokratik haklarını savunacak, istibdadın baskılarına pabuç bırakmayacaktır.
Egemenlik kayıtsız şartsız halkındır/ulusundur. Halkın/ulusun iradesine meydan okuyanlar kaybeder.