
AKP yönetimi, emekçilerin ücret ve maaşlarını yerli ve yabancı büyük kapitalistlerin yararına budama politikasına inatla devam ediyor. Altı yüz bin kamu işçisinin ücretlerinin icabına baktıktan sonra, sıra dört milyon kamu emekçisi ile iki buçuk milyon kamu emeklisinin maaşlarına geldi.
AKP yönetimi, en sarı sendikaların bile istemek zorunda kaldığı maaş artışlarını elinin tersiyle geri çevirdi, korkunç boyutlara ulaşan süreğen pahalılık koşullarında gülünç tekliflerle toplu sözleşme görüşmelerini çıkmaza soktu ve son kararı, verdikleri hüküm kesin olan ve mahkemeye götürülemeyen emrindeki hakem heyetine bıraktı.
Hakem heyeti ise bugün yaptığı toplantıda maaş artışını 2026’nın ilk yarısı için yüzde 11, ikinci yarısı için yüzde 7; 2027’nin ilk yarısı için yüzde 5, ikinci yarısı için yüzde 4 olarak belirledi. Altı buçuk milyon emekçiye ve ailelerine reva görülen, yüksek enflasyonun hızına asla yetişmeyecek olan ve hakikaten dilenciye verilen sadaka kabilinden bu artışın utancı, kapitalist egemenlere ve siyasal uzantılarına yeter.
Teslimiyete kılıf
AKP yönetimi, bu politikasını maalesef sarı sendikaların işbirliği ve teslimiyetçiliği sayesinde yürütüyor. Memur Sen Başkanı Ali Yalçın, “Bu yasalarla bu kadar” diyerek teslimiyetçiliğine kılıf uydurmaya çalıştı.
Memur Sen Başkanının şimdi yakındığı yasaları değiştirmek için bugüne kadar niye mücadele etmediği haklı sorusu bir yana, Ali Yalçın, sendikaların bu yasalar altında bile çok çeşitli meşru mücadele yol ve yöntemlerine başvurma olanağının bulunduğunu üyelerinden gizledi. Türkiye’nin her ilinde çok sınırlı ve yetersiz eylemler düzenleme yerine, kararlı duruş gösterme, üyelerini seferber etme, meydanları doldurma yoluna gitmekten kaçındı. Hakem heyetinin toplantısına katılmayarak AKP yönetimini geniş kitlelerin gözünde teşhir etme sonucunu doğuracak çok basit bir yöntemi bile kabul etmedi.
İş başa düşüyor
Demek ki sarı sendikalarla bu kadar. İş emekçilere, sendika üyelerine, hepimize kalıyor. Türkiye halkının özgürlük eşitlik kardeşlik kalkınma refah gibi meşru büyük hedeflerinin yanı sıra, kapitalizm ve emperyalizm dostu zengin kodamanların zalim yönetiminde günlük ekmeğimiz bile artık ne kadar örgütlendiğimize ve mücadele ettiğimize bağlı. Ne kadar örgütlenme, o kadar mücadele. Ne kadar mücadele, o kadar ekmek.