Ekonomi yangınını söndürmek için acil eylem programı

26 Kasım 2021
Ekonomik kriz - gelir dağılımı adaletsizliği

Bir avuç para babasını daha da zengin ederken orta hâlli insanlarımızı yoksullaştıran, halkımızın en geniş kesimi olan işçileri çiftçileri memurları küçük esnafı emeklileri daha da yoksullaştırırken işsizleri adeta toplumun dışına iten kapitalist vurgunculuk düzeni iflas etti. Hanelere ateş düştü. Kırk yıldır borç faiz döviz özelleştirme tuzağına mahkûm edilen Türkiye halkı, emperyalizmin işbirlikçisi holdinglerin boyunduruğu altında işsizlikten pahalılıktan yoksulluktan kırılıyor.

Finans kapitalin isyanı
Faizlerin düşürülmesini bahane eden finans kapital çevreleri, emperyalist ülkelerin büyük bankerleri ve işbirlikçileri dövizi patlattı. Gıda başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin fırlayan fiyatına yetişemeyen, ücretleri ve maaşları saat saat eriyen emekçiler ve iş yapamaz duruma gelen küçük işletme sahipleri kendi kaderlerine terk edildi.
Döviz soygununu hızlandırarak faizlerin büyük oranda yükseltilmesini ve  ülke ekonomisinin uluslararası para babalarının örgütü İMF’ye teslim edilmesini talep eden finans kapitalin isyanı, halkımızı köşeye sıkıştırırken Türkiye’ye kayıtsız şartsız teslimiyeti dayatan, ülkemizi karadan ve denizden kuşatan Amerikan emperyalizmine hizmet ediyor. Bağımsızlığımız, egemenliğimiz, toprak bütünlüğümüz hakikaten büyük tehlikede.

Çaresiz AKP
AKP iktidarı ise haramzadelerin isyanı karşısında ne yapacağını bilmiyor. Döviz soygununu durdurmak için harekete geçmiyor, işçileri emekçileri çiftçileri koruyacak acil önlemleri almıyor. Durmadan konuşan AKP yöneticileri dut yemiş bülbüle döndü, yorum bile yapmıyorlar.

Yeni model iddiası
Sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ekonomik kurtuluş savaşı” içinde olduğumuzu, “yüksek faiz-düşük kur kısır döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı ekonomi politikasına" geçeceklerini ve “ülkemizi bu savaştan da zaferle çıkartacaklarını” ilan etti. (22 Kasım 2021). Ne var ki, bu genel hedefe ilişkin niyet beyanı dışında hiçbir somut bilgi vermedi. Sızdırılan haberlere göre ise, Türkiye Çin ve Güney Kore modeline geçecekmiş! Türkiye bu kez düşük faiz-yüksek kur, daha da ucuz işçilik ve ucuzlayan varlıklar politikasıyla yabancı sermayeyi kendine çekecek ve üretim merkezi olacakmış! En azından Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun tedarik zincirinde ana halka olarak öne çıkacakmış!

İnandırıcılık sorunu
On dokuz yıllık iktidarında sınırsız özelleştirme, yüksek dış borç, yüksek faiz-düşük kur ve ucuz işçilik politikası uygulayan, bankerlere ve borsacılara öncelik vererek halkı yoksulluğa iten, sanayi ve tarımı çökerten, kalkınmayı sadece inşaata bağlayan, devlet hazinesini iktidara yakın müteahhitlere ardına kadar açan, daha iki yıl önce Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervlerini çarçur eden AKP’nin yeni bir kalkınma modeline geçme, yatırım üretim istihdam ihracat merkezi olma iddiasına inanılır mı? Yoksa bu iddia, artık iflas etmiş neoliberalizmi bir başka kılıfla sürdürme gayreti mi? Bu konuyu halkımızın zekâsına, bilgisine ve görgüsüne bırakıyoruz.

Ulusal ekonomi anlayışı
AKP’nin iddiaları bir yana, biz “ekonomik kurtuluş savaşı” kavramını ciddiye alıyoruz. Halkımızın refahı ve vatanımızın birliği bütünlüğü için, temelleri cumhuriyetle atılan ulusal ekonomi anlayışını benimsiyoruz.
AKP üretim ekonomisine geçeceğini söylüyor. Lafla peynir gemisi yürümez, somut icraat gerekir. Halep oradaysa arşın burada diyoruz ve halkımızı ekonomi yangınından kurtaracak acil eylem programını bütün yurttaşlarımızın dikkatine sunuyoruz.  

Acil eylem programı

I. Döviz soygunu durdurulsun. Emperyalist devletlerin ve işbirlikçi kodamanların ekonomik tetikçiliğine imkân sağlayan serbest döviz ticareti ve transferi yasaklansın. Kambiyo sistemi devlet denetimine alınsın.

II. Bankalarda 150 bin kişiye ait 200 bin döviz tevdiat hesabı var. Bunların sadece 80 bini 100 bin doların üzerinde. Döviz tevdiat hesaplarının toplam tutarı ise 250 milyar dolar. (Fox TV Ana Haber Bülteni, 25 Kasım 2021). Döviz tevdiat hesapları Türk Lirasına çevrilsin ve ülkemizin kalkınma hamlesinde kullanılsın.

III. Asgarî ücrete, genel ücretlere, memur ve emekli maaşlarına hak kayıplarını giderecek ve insanca yaşamaya yetecek köklü zam yapılsın.

IV. Gıda, su, enerji dahil temel ihtiyaç fiyatlarına ve kiralara narh koyulsun / tavan getirilsin.

V. Dolar milyarderlerine ve milyonerlerine servet vergisi uygulansın. Dolar garantili Yap-İşlet-Devret işletmelerindeki ödemeler Türk Lirasına çevrilsin.

VI. Küçük esnafın borçları silinsin. Küçük işletmelere vergi, sigorta ve faizsiz kredi desteği sağlansın.

VII. Kalkınmanın dinamosu kamu sektörüdür. İşsizliğe son vermek için kapsamlı bir kamu yatırım/üretim seferberliği başlatılsın. Herkese iş sağlansın. Tarım ve sanayi üretimi teşvik edilsin. Halkın refahına ve yerli üretime dayalı bağımsız ekonomi inşa edilsin.

VIII. Küçük ve orta çiftçi borçları silinsin. Çiftçiye traktör, mazot, elektrik, tohum, ilaç desteği sağlansın ve kooperatifler teşvik edilsin.

IX. Kalkınma hamlesini yönetmek ve düzenlemek amacıyla devlet planlama örgütü yeniden kurulsun.

X. Serbest piyasa ekonomisi bayraktarlığıyla ortaya çıkan neoliberalizmin, en zengin kapitalistlerin en bayağı menfaatlerini maskeleyen bir ideoloji olduğunu bilelim. “Merkez Bankasının bağımsızlığı” düşüncesinin, ekonomiyi halkın/demosun iradesi/yönetimi/denetimi dışına çıkarıp para babalarının tekeline bırakma hilesi olduğunu unutmayalım. Vatana Cumhuriyete Emeğe düşman neoliberalizmin demokrasiyle hiçbir şekilde bağdaşmadığını aklımızdan çıkarmayalım. Ekonomiyi İMF’ye teslim etmek intihar politikasıdır. Çoktan iflas etmiş neoliberal borç-faiz ekonomisini hâlâ sürdürmeyi savunan işbirlikçi muhalefet en hafif deyimiyle aymazlık içindedir.

Ulusal birlik hükümeti
Halkımızı ekonomi yangınından kurtaracak acil eylem programının uygulanmasıyla kırk yıldır bir avuç vurguncunun yararına, milyonlarca emekçinin zararına yaratılan yıkım süreci tersine çevrilebilir. Bütün ulusal demokratik güçleri vatan için, cumhuriyet için, emek için birleşmeye çağırıyoruz. Ekonomi yangını tek bir partinin üstesinden gelebileceği, seçim hesaplarında kullanılabilecek sıradan bir felaket değildir. İşçiler, şehir ve köy emekçileri, aydınlar, esnaf, çiftçiler, sanayici ve tüccarlar, bütün ulusal demokratik güçler ulusal birlik hükümeti etrafında birleşmelidir.