Ali Kaplan’ı anıyoruz

23 Kasım 2021
Ali Kaplan

TKP’nin sıra neferi Ali Kaplan’ı sevgi ve saygıyla anıyoruz. 1968 kuşağının öncülerinden biri olan ve Partimizin 1973 Atılımının ilk kadroları arasında yer alan yoldaşımızı 15 yıl önce 24 Kasım 2006’da yitirmiştik.

Türkiye halkı emperyalizmin işbirlikçisi holdingler oligarşisinin sınırsız vurgunculuğu altında işsizlikten, pahalılıktan, yoksulluktan kırılıyor. Amerikan emperyalizmi ülkemizi karadan ve denizden kuşatıyor. Türkiye’ye kayıtsız şartsız teslimiyeti dayatıyor. Bağımsızlığımız, egemenliğimiz, toprak bütünlüğümüz büyük tehlikede.

AKP
İşte bu ağır koşullarda bile, AKP iktidarı istibdat rejimi uygulayarak gericilik ve vurgunculuk ısrarını sürdürüyor. İşsizliğe son vermek için kamu yatırım seferberliği başlatmaktan, planlı devletçilikten kaçınıyor. Döviz soygunculuğuna göz yumuyor. Halkın durumunu acilen düzeltmek için dolar milyarderleri şebekesinden servet vergisi almayı, çalışanların ve emeklilerin ücretlerini ve maaşlarını kökten arttırmayı, çiftçileri desteklemeyi gündeme bile getirmiyor.

Sarı muhalefet
Yine bu ağır koşullarda bile, CHP ve İyi Parti ağırlıklı sarı muhalefet, tıpkı AKP gibi, kamu yatırım seferberliği düşüncesinden, planlı devletçilikten özenle uzak duruyor. Holding sahibi oligarklara servet vergisi getirmeyi planlamıyor, faiz-döviz vurgunculuğunu bitirmeyi düşünmüyor, halkın refahına ve yerli üretime dayalı bağımsız ekonomi inşa etmeyi hedeflemiyor. Ekonomi yönetimini Uluslararası Para Fonu İMF’ye bırakmayı, çoktan iflas etmiş ve artık sürdürülemez duruma gelmiş borç-faiz ekonomisini sürdürmeyi çare sayıyor.

Bir fidanın iki dalı
AKP ve sarı muhalefet, halkın refahını esas alan, devletin öncülüğünde bağımsız ekonomiyi değil de, bir avuç oligarkın üstünlüğünü esas alan, vurgunculuğu dayalı ekonomi politikada birleşiyor. Bu temel özelliğin dahası da var. Her iki taraf dış siyasette NATO’culuğu savunuyor. İç siyasette ise, sarı muhalefet, Nakşibendi ve Nurcu zenginlerin partisi AKP’nin laikliğe düşman çizgisine gittikçe yaklaşmayı marifet biliyor. Kemal Kılıçdaroğlu, “liderliğini yaptığım partinin de yarattığı derin yaralar var” diyerek günah çıkarıyor, ulusal kurtuluş ve cumhuriyet devrimine düşman çevrelerden “helallik” istiyor. Meral Akşener, yine aynı çevrelere, “biz Ömer’in yolundan gidiyoruz” diye teminat veriyor.

Çıkış yolu
İşçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, bütün ulusal demokratik güçlerin, aynı gövdeden çıkan, aynı temeli paylaşan iktidar-sarı muhalefet kutuplarının dışında, bütün halkı kapsayan, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı halkçı bir seçeneğe, ulusal birliği savunan bir hükümete ihtiyacı var. Emperyalizme karşı bağımsız bütün vatan, gericiliğe karşı laik demokratik cumhuriyet, işbirlikçi oligarşinin vurgunculuğuna karşı emeği önceleyen toplumcu düzenden başka çıkış yok.

Ali Kaplan’ın anısını vatan cumhuriyet emek mücadelesinde yaşatacağız.