Türkiye işçi sınıfı ve dostları, 1 Mayıs 2024’ü ülkenin dört bir yanında coşkuyla kutladı. Yüz binlerce emekçi düzenledikleri miting ve yürüyüşlerde sömürüsüz ve zulümsüz yeni bir dünya özlemini haykırdı. Kapitalizme, emperyalizme, sömürgeciliğe, feodalizme, ataerkine karşı mücadeleyi yılmadan sabırla sürdüreceklerini ilan etti.
Mitinglerde söz alan konuşmacılar bilinçlenme ve örgütlenme çalışmalarını yaygınlaştırmanın önemini vurguladı. İşçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, bütün ulusal demokratik güçlerin bizzat kendi mücadeleleriyle istibdada son vereceğini ve sonuçta halkın kazanacağını dile getirdi.
Kendilerine özgü taleplerini ortaya koyan işçiler, işsizler, öğretmenler, sağlıkçılar, çıraklar, staj mağdurları, öğrenciler, atanmayan mezunlar, gençler, kadınlar, emekliler, aydınlar ... şiarları ve marşlarıyla temel sorunlarının ortak olduğunu, ortaklaşa mücadele edeceklerini, kurtuluşlarının da ortak olduğunu herkese duyurdular.
Soykırıma karşı direnen Filistin halkıyla dayanışma duygusu alanlarda çok güçlüydü.
Zorbalık yalnızlaştırır
İstibdat yönetimi işçi sınıfına ve dostlarına gözdağı verme gayretiyle İstanbul’da büyük bir provokasyon düzenledi. Anayasa Mahkemesinin kesin ve bağlayıcı kararına rağmen Taksim Meydanını 1 Mayısı kutlamak isteyen emekçilere kapattı. Resmî açıklamaya göre, İstanbul'da toplam 29 cadde ve bu caddeye açılan sokaklar trafiğe kapatıldı. İl genelinde 42 bin 434 polis görev yaptı. Meydanlar, caddeler, sokak giriş çıkışları bariyerlerlerle engellendi. Tomalar, gaz bombacıları, özel harekâtçılar seferber edildi.
“Trafik tıkanır, alışveriş etkilenir, günlük yaşam zorlaşır” bahaneleriyle Taksim Meydanını yasaklayanlar, 1 Mayısçıların Saraçhane’den Taksim’e yürümesini durdurmak için şehri ablukaya aldı, Bizans’tan kalan su kemerini kale duvarına döndürdü, trafiği iptal etti, alışverişi toptan durdurdu, günlük yaşamı felç etti. Milyonlarca şehir sakinine fiilen sokağa çıkma yasağı uyguladı.
Bütün bu baskılara rağmen binlerce 1 Mayısçı Saraçhane’de toplandı. Kitle Taksim’e yürüme iradesini açıkça ortaya koydu.
İstibdat şimdilik onların Taksim’e yürümesini engelledi ama kendisini daha da koyu bir yalnızlığa mahkûm etti. Emekçileri yıldırmak istedi, yıldıramadı. Halkı korkutmak istedi, korkutamadı. Toplanma ve gösteri yapma özgürlüğünü meşru biçimde kullanmak isteyen, üstelik haklı olduklarını Anayasa Mahkemesi kararıyla belgeleyen silahsız kitlenin karşısına adeta bir orduyla çıktı. Ölçüsüz orantısız zorbalığıyla kendini gülünçleştirdi.
Kısacası, istibdadın murat ettiğinin tam tersi gerçekleşti. İstibdadın emeğe düşman, işbirlikçi sermayeye dost olduğu daha da geniş kesimlerce anlaşıldı. Laik Cumhuriyetin ve Emeğin Meydanı Taksim’in özgürlüğüne kavuşması gereği artık sade yurttaşların ortak inancı oluyor. Devrim korkusuyla zorbalığa başvuranlar devrim tohumlarını ekiyor.
Çapsızlıkları, ufuksuzlukları, örgütsüzlükleri, bencillikleri, dayanışmasızlıkları, stratejisizlikleri, işbilmezlikleri, boş konuşmaları, sözlerinin arkasında durmamalarıyla istibdadın eline oynayanların verdiği zararları biz 1 Mayısçılar kendi aramızda elbette telafi ederiz.
1 Mayıs 2024 istibdadın yıkılacağını, halkın kazanacağını müjdeliyor.