Baskın seçim

21 Nisan 2018

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 18 Nisan 2018 Çarşamba günü yaptıkları toplantıda baskın seçim düzenleme kararı aldılar. Toplantının ardından, Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis genel seçimlerinin sadece 66 gün sonra, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılmasına karar verdiklerini açıkladı. Nitekim, alelacele Meclise sunulan baskın seçim teklifi, dün (20 Nisan Cuma) yapılan Genel Kurulda 386 oyla kabul edildi. Ardından da, yıldırım hızıyla Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Oysa AKP yöneticileri son güne kadar kamu önünde yaptıkları bütün açıklamalarda seçimin 3 Kasım 2019’da yapılacağını, erken seçim istemenin “dış mihrakların oyununa gelmek” olduğunu söylüyorlardı. Şimdi ise seçimi 16 ay erkene almalarını “dış mihrakların oyununu bozmak” gerekçesine bağlıyorlar!

Küçük hesaplar
Baskın seçim kararı, iktidar çevrelerinin bencil iktidar hesaplarından asla vazgeçmediklerini bir kez daha ortaya koyuyor. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, aldıkları baskın seçim kararıyla muhalefeti gafil avladıklarını söyleyerek böbürleniyor, “muhalefet Ağustos yağmuruna şemsiyesiz yakalandı” diyerek keyifle gülüyor. Emperyalizmin çok yönlü saldırısı koşullarında bundan büyük aymazlık olur mu? Vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü tehlikeye düşmüşken, bütün ulusal demokratik güçleri birleştirmekten daha büyük bir görev olmaz. Türkiye halkını birleştirmek şöyle dursun, boydan boya ikiye bölen başkanlık dayatmasında ısrar etmek bugün Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.

Cumhuriyetten vazgeçmeyiz
Unutmayalım ki, padişahın egemenliği yerine ulusun egemenliğini benimseyen Türkiye halkı 98 yıl önce 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini kurmuş ve bu Meclis emperyalist işgale karşı ulusal kurtuluş savaşının yönetimini üstlenmişti. İşçiler, şehir ve köy emekçileri, yurtsever aydınlar, esnaf, emperyalizmin acentası olmayan tüccar ve sanayiciler, kısacası bütün Türkiye halkı, cumhuriyetin kazanımlarından vazgeçmeyeceklerdir. İktidar çevreleri zaten fiilen uyguladıkları tek kişi diktatörlüğünü bütünüyle resmileştirmeyi amaçlayan bu adımın altında kalacaklardır. Burjuva-oportünist muhalefet partilerinin basiretsizliğinden ve zaaflarından bolca yararlanarak ülkeyi olağanüstü hâl altında Anayasa Mahkemesinin denetiminden uzak keyfî kararnamelerle yönetme ayrıcalığını tepe tepe kullanan iktidar blokunun küçük hesapları tutmayacaktır.

Türkiye halkı kazanacak
Sade yurttaşlar, bütün ulusal demokratik güçler, emperyalizme, işbirlikçi kapitalist vurgunculuğa ve gericiliğe karşı mücadeleyi sabırla sürdüreceklerdir. Emperyalizmin dayatmalarına baş eğen hiçbir güç Türkiye’yi temsil edemez. Cumhuriyet öncesine dönmek isteyen karşıdevrimciler, laikliği benimseyen, akıl bilim çağdaşlık, özgürlük eşitlik kardeşlik değerlerini savunan yurttaşların birliğini aşamayacaktır. Dış borca dayalı vurgunculuk, tarım ve sanayi üretiminin çökertilmesi, işsizliğin afete dönüştürülmesi pahasına yürütülen finans, inşaat ve ithalata dayalı rant ekonomisine izin vermeyeceğiz.

Türkiye halkı mücadelesini her koşulda sürdürerek ulusal demokratik iradesini temsil eden güçlü bir Meclis kuracak. Millet Meclisinin yetki verdiği birleşik halk hükümeti seçeneğini hayata geçirecek. Bütün halk toplumcu bir düzenin nimetlerinden yararlanacak.

Bağımsız bütün vatan, laik demokratik cumhuriyet, sömürüsüz emek davasını kimse durduramaz.