Güvencesiz çalışma ya da diğer adıyla sık sık duyduğumuz taşeron işçilik sermayenin emeğe karşı son yıllarda gittikçe artan örgütlü saldırganlığının bir sonucudur. Bugün Türkiye işçi sınıfının daha örgütlü, daha mücadeleci, daha direngen, daha güçlü olduğu dönemde kazandığı güvenceler patronların teşvikiyle sermaye yanlısı hükümetler tarafından bir bir yok ediliyor.
Ülkemizde taşeron çalışma da böyle bir dönemde yayıldı. Sermaye yanlısı, piyasacı, neoliberal politikaları hiç hız kesmeden uygulayan AKP hükümeti bu doğrultuda binlerce işçiye taşeron çalışmayı dayattı. Binlerce işçi her geçen gün kadrolu çalışma yerine taşeron çalışmaya zorlandı. Kârlar arttı, ücretler düştü, işçinin, emekçinin sırtındaki yük ağırlaştı, sömürü katmerlendi.
Taşeron çalışmaya zorlanan işçi hiçbir güvencesi olmadığı için, sendikasız olduğu için, hakkını aradığında patronlar tarafından kolayca kapının önüne konulduğu için, sigortasız çalıştığı için, sağlık güvencesi olmadığı için sustu, susturuldu. Taşeronlaştırma sermaye sınıfının işçi sınıfına karşı son yıllardaki en örgütlü, en yıkıcı saldırılarından birisi olarak yayıldı.
Ancak tarihi 1 Mayıs mücadeleleriyle, 15-16 Haziran Direnişleriyle, MESS grevleriyle dolu olan Türkiye işçi sınıfı taşerona karşı her alanda düşünmeye, tartışmaya ve eyleme geçmeye, mücadele etmeye devam ediyor. İşçi sınıfının öncü partisi TKP 1920 bu alanda daha önce yürüttüğü çalışmaları sürdürerek sokakları bir kez daha taşerona karşı mücadeleye çağırdı. İstanbul Kartal sokaklarını taşerona karşı afişlerle donatan TKP 1920'li işçiler sermayenin taşeron saldırısına karşı ancak kararlı bir mücadelenin geri adım attıracağını belirtiyorlar.