Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin silahlı gücü Kızıl Ordu'nun Nazi-faşist Alman ordusunu yenerek kayıtsız şartsız teslim aldığı 9 Mayıs 1945'in 70. yıldönümü bütün ilerici insanlığa kutlu olsun.
Faşizme Karşı Zafer Günü'nün 70. yıldönümünü dünya işçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, sömürge ve bağımlı ülke halklarının emperyalizme, kapitalizme ve gericiliğe karşı direnerek bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm yolunda yeni zaferler için sabırla güç biriktirdiği bir dönemde kutluyoruz.
İnsanlığın büyük kazanımı
Bütün dünyayı “bin yıl sürecek” bir barbarlığa sürüklemeyi amaçlayan faşizme karşı kazanılan zafer, insanlık tarihinin en köklü ve en yaygın kazanımlarının yolunu açtı. Sovyetler Birliği toprakları ile bütün Avrupa ülkeleri faşizmin boyunduruğundan kurtuldu. Sosyalist Sovyetler Birliği yıkılan ülkesini yeniden inşa ederken, Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Yugoslavya ve Arnavutluk kapitalist emperyalist sistemin dışına çıkıp sosyalizme yöneldi. Asya'da Kuzey Vietnam, Çin ve Kuzey Kore de sosyalist sisteme geçti.
Dünyanın üçte biri sadece faşizmi değil, onu doğuran kapitalizmi de reddedince, küresel güç dengesi kapitalist emperyalist güçlerin aleyhine, emekçilerin ve ezilen halkların lehine köklü biçimde değişti. Sömürge imparatorluklarının altındaki zemin çöktü. Ulusal kurtuluş hareketleri her yanı sardı. Başta Hindistan, Birmanya, Endonezya, Afganistan, Güney Yemen, Mısır, Cezayir, Suriye, Irak, Libya, Gine, Mozambik, Angola olmak üzere Asya ve Afrika ülkelerinin çoğu bağımsızlığa ve bağlantısızlığa kavuştu. Sosyalizm Amerika kıtasında Küba'ya kadar uzandı. Amerikan işgalinden kurtulan Güney Vietnam Kuzey Vietnam'la birleşerek ulusal birliğini sağladı ve sosyalizme yöneldi. İşgalde ve kurtuluşta Vietnam'la kader birliği eden Laos ve Kamboçya da sosyalizmi seçti.
Faşizme karşı zaferin kazanıldığı 9 Mayıs 1945'te başlayan bu görkemli dönem, Nikaragua'da Amerikancı oligarşiyi yıkan Sandinist devrimin iktidara geldiği 19 Temmuz 1979'a kadar sürdü.
Hortlayan gericilik
Bütün bu devrimci gelişmelerden ölümüne ürken ABD, Avrupa, Japonya emperyalist bloku 1970'lerin sonunda sosyalizme, bağımsızlığa ve demokrasiye karşı dünya çapında topyekün saldırıya geçti. Her yerde dinci gericiliği, faşizmi ve neoliberalizmi körükledi. NATO'nun ve uzantısı askerî paktların koordinasyonunda İsrail, Suudi Arabistan, Vatikan, Türkiye, Ürdün, Pakistan, Malezya, Tayland, Endonezya, ırkçı Güney Afrika, Brezilya, Arjantin, Şili gibi işbirlikçilerinin egemen olduğu devletleri sosyalist, devrimci demokrat ve ilerici güçlere karşı koçbaşı olarak kullandı.
Emperyalist blok yoğun bir ideolojik saldırıyla; bir yandan, sosyalist ülkelerin yönetici kadrolarına neoliberalizmi benimsetirken, bir yandan da, neoliberal politikalara muhalefet eden emekçilerin öfkesini antikomünizmi ve şovenizmi körükleyerek kendi amacına uygun rotaya soktu. Böylece altını oyduğu sosyalist düzeni 1989-1991 karşıdevrimleriyle çökertti. Sovyetler Birliği'ni 15 parçaya, Yugoslavya'yı 7 parçaya böldü. Kapitalizme geri döndürdüğü eski sosyalist ülkelerin ekonomik bağımsızlığına da son verdi. Onları yeni sömürge durumuna indirdi. Yeni sömürgeliği kabul etmeyen ve bağımsızlığını korumaya çalışan Ukrayna'da Nazi-faşist güçleri darbeyle başa geçirdi. Darbeye direnen Doğu Ukrayna halkına savaş açtırdı; darbecilerin elinde kalan Batı Ukrayna'yı ise hızla kukla bir devlete dönüştürüyor. Batı Ukrayna yönetimi komünizmi resmen yasaklarken, Sovyetler Birliği'nin Nazi-faşist işgali altına düştüğü dönemde faşizmle işbirliği yapan vatan hainlerini resmen kahraman ilan etti.
Emperyalist blok, kapitalist sisteme itirazları olmasa da emperyalizmin yeni sömürgesi olmayı kabul etmeyen Rusya'yı ve Çin'i hedef tahtasına oturttu. Bu devletleri çökertmek için, sabotaj, yaptırım, ambargo, abluka, kuşatma politikası uyguluyor ve onları savaşla tehdit ediyor.
ABD, AB ve Japonya üçlüsü, halkın refahına önem veren, bağımsız yaşamayı tercih eden ilerici, bağımsız ülkeleri dize getirme çabasından asla vazgeçmedi. Sosyalist sistemin çok yönlü desteğinden yoksun kalan bağımsız ve bağlantısız ülkeleri, ekonomilerini kuşatıp yıkıma uğratarak yeniden sömürgeleştirdi. Teslim olmayı kabul etmeyen ülkeleri de işgal ederek; taşeron devletlere işgal ettirerek; üstlerine El Kaide, İhvan, Nusra, IŞİD gibi cehennem zebanilerini salarak veya halkları, toplumları din, mezhep ve etnik köken temelinde birbirine düşürerek yeniden kendilerine bağlamaya çalışıyor.
Emperyalist blok, emperyalizmin ve işbirlikçi kapitalist oligarşinin pençesinden kurtulmak için mücadele eden işçilere, emekçilere ve halklara karşı gerici diktatörlükleri destekliyor.
Yeni devrimler dönemi
Ne var ki, 1980'ler, 1990'lar ve 2000'lerin ilk yılları boyunca hamle üstüne hamle yapan emperyalizmin ve işbirlikçilerinin karşıdevrim dönemi artık kapanıyor. Bütün zorluklara rağmen, işçiler, emekçiler, ezilen halklar, bağımsızlığını korumak isteyen ara güçler emperyalist bloka ve uzantılarına başkaldırıyor.
Emperyalist blok, vahşette ve hilede sınır tanımasa da, savaş alanını her geçen gün genişletse de artık dünyayı istediği gibi çekip çeviremiyor. Filistin teslim olmadı, Lübnan teslim olmadı, Afganistan düştü fakat teslim olmadı, Irak düştü fakat teslim olmadı, Tunus ve Mısır'da halk devrimleri patladı, Suriye kahramanca direniyor, Ukrayna teslim olmadı, Yemen teslim olmadı, Libya düştü fakat teslim olmadı, İran pes etmedi, Latin Amerika hizaya girmedi, Rusya ve Çin'in kendine güveni artıyor, artık kabına sığmayan Türkiye'nin işçileri ve emekçileri 2013'te yarım bıraktıkları işi tamamlamak için gün sayıyor, Yunanistan halkı emperyalist boyunduruğu kırmak için yol arıyor. Kapitalizmin merkez ülkelerinde de sokaklar, meydanlar hareketleniyor.
Faşizme karşı zaferin 70. yılında, dinci gericiliği ve faşizmi bu kez neoliberalizmle harmanlayarak halkların üzerine salan; halklara savaş, yıkım ve ölüm dayatan emperyalist bloka ve işbirlikçi kapitalist uzantılarına karşı yeni sosyalist devrimler, yeni ulusal kurtuluş devrimleri mayalanıyor.