“Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7244 No’lu Kanun” 16 Nisan 2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sözümona salgının ekonomik ve sosyal etkilerini azaltmaya yönelik çıkarılan bu kanun, maalesef işçi sınıfını ve emekçi halkı salgın karşısında korumaktan fersah fersah uzak.
Salgınlar, halk sağlığı meselesidir. Sağlık hizmetlerinin ve sağlık örgütlenmesinin yetersizliği yanında yoksulluk, gelir adaletsizliği, işsizlik, güvencesiz işçilik, sosyal güvenlik sisteminin yetersizlikleri gibi temel sosyal sorunlar salgınları baş etmesi güç, kitle ölümlerinin yaşandığı felaketler hâline getirmektedir.
Kamusal sağlık hizmetleri daha gelişmiş, sosyal yönü güçlü devletler salgına karşı daha etkili önlemler alarak salgını kontrol altına almayı başarırken; neoliberalizme teslim olmuş, sağlık sistemini önemli ölçüde özelleştirmiş devletlerin salgınla başa çıkmakta zorlandıkları görülmektedir.
Böyle dönemlerde neoliberalizmin açtığı yaraların sarılması beklenirken ülkeyi yönetenler içler acısı bir karara daha imza attılar. Torba yasayla; asgari ücretle yoksulluk sınırının altında, açlık sınırında yaşayan sade yurttaşlar için, işsizlikle boğuşan insanlar için acilen kamusal önlemler almak bir yana dursun; milyonlarca çalışanını ve işsiz insanını bir avuç sermayedarın çıkarı için ateşe atan iktidarın vurgunculuğu bir kere daha tescillenmiş oldu.
Dünya çapında yaşanan salgın günlerinde sağlıktan gıdaya, metalden petrole, kimyadan ilaca birçok sektörde çalışan işçiler fabrikalarda gerekli sağlık önlemleri alınmadan hayatlarını riske atarak üretimi devam ettiriyorlar. Fedakârlık hep işçi sınıfından bekleniyor. İşçi sınıfı kendi hayatını tehlikeye atarak toplum hayatının devam etmesini sağlıyor.
İşten atmak kelimenin tam anlamıyla yasaklanmalıdır!
Çıkarılan bu torba kanun ile geniş kitlelerin gündeminde olan işten atmanın yasaklanması talebinin yasalarda ilk defa, geçici de olsa, yer alması elbette çok önemlidir. Bu torba yasada işçilerin işten atılmasının yasaklanması bir devrim niteliğindedir. Ancak işçilerin geçimini sağlayacak bir ücret verilerek isten atmanın yasaklanması amaç olmalıydı. Oysa bu torba yasa ne işçilere geçinebilecekleri bir ücret getirmiştir, ne de işten atmaları tam olarak yasaklamıştır. Patronlar hâlâ İş Kanununun 25. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendine göre işçiyi işten atabiliyor. Sermaye sınıfı eskiden olduğu gibi bu maddeyi (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller ve benzeri sebepler) gerekçe olarak kullanarak istediği işçiyi işten çıkarmaya devam edecektir. İşten atmak kapitalistlere hiçbir açık kapı bırakılmadan yasaklanmalıdır ve bu durum kalıcı hâle gelmelidir.
Ücretsiz izin kabul edilemez! Ayda 1170 liraya geçinilemez
Torba Yasadan işçilerin beklentisi bu salgın hastalık döneminde sağlıktan gıdaya artan harcamaların karşılanacağı bir düzenleme getirilmesiydi. Ancak yapılan düzenleme ile “Zorda kalan sermaye” işçiyi ücretsiz izne çıkardığında işçiye İşsizlik Fonundan günlük 39.24 lira nakdi ücret desteği verilecek. Bu düzenleme ile hükümet sermayeye adeta işçileri ücretsiz izine çıkarmaları için açık çek veriyor. Üstelik mevcut yasada işçinin onayı olmaksızın yapılamayacak bu uygulama bu torba yasa ile geçici de olsa yasal hâle geliyor.
Bu düzenleme bu hâliyle işçilerin işten atılmasını tam olarak yasaklamadığı gibi işçileri adeta bu zor günlerde sefalete ve yoksulluğa mahkûm ediyor. Yani krizin zorlamasına rağmen neoliberal politikalar dolu dizgin devam ediyor. Asgari ücretin 2.324 lira olduğu yerde işçilere asgari ücretin yarısına denk gelen 1.170 lira ile geçinin demek aymazlıktır. İşçilerden toplanan vergileri işçilere vermemek; sermayeye peşkeş çekmektir.
Örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı engellenemez!
Yine torba yasa ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle uzatılmıştır. Cumhurbaşkanına bu üç aylık sürenin bitiminden itibaren üç ay daha uzatma yetkisi verilmiştir.
Oysa fabrikalar çalışmaktadır. Fabrikada işçiler ile patron bir araya gelmektedir. Neden sendika yönetimi ile partronun bir araya gelmesi ve toplu sözleşme süreçlerinin süreci uzatılmaktadır? Neden yeni örgütlenen işçilerin sendikalı olma hakları yetki sürecininin uzatılması ile üç ay engellenmekte; olmadı Cumhurbaşkanının onayıyla altı ay uzatılmakta; yani ertelenmektedir?
Burada açıkça bir oyalama, oldu bittiye getirme ve salgını fırsata çevirme siyaseti vardır. Bu torba yasa açıkça sermaye yanlısıdır. Kabul edilemez. Koronavirüs vakasının hiç yaşanmadığı bir yerleşim yerinde sokağa çıkma yasağı ne kadar anlamlıysa; işçi temsilcileri ile sermaye ve temsilcilerinin bir araya gelebildiği bir durumda işçilerin örgütlenmesini, sendikaların toplu sözleşme yapmasını engellemek, ertelemek o kadar anlamsızdır.
İşçi sınıfının örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı engellenemez! İşçiler bütün bu kısıtlamalara rağmen örgütlenmeye devam edeceklerdir. Türkiye işçi sınıfı ve sendikalar yetki gelen işyerlerinde toplu sözleşme imzalamak için gerekli süreçlerin tamamlanmasına yönelik mücadelelerini sürdüreceklerdir.
Kapitalist sömürücülerin kâr hırsları halk sağlığına düşmandır. Emekçi halkımız salgın ve kapitalizm illetine karşı mücadeleyi yükseltecektir.
İşten Atmanın Yasaklanması Kalıcı Hâle Gelmelidir!
AKP Halk Sağlığına Zararlıdır!
Salgını da, Kapitalist Sömürüyü de Alaşağı Edeceğiz!