İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye’de halkın egemen olduğu ulusal demokratik bir düzenin kurulmasını engellemek isteyen tek parti yönetimi, 4 Aralık 1945’te Türkiye Komünist Partisine yakın bütün basın yayın organlarına karşı vahşi bir saldırı düzenledi. Dönemin hükûmeti saldırıyı kendilerini “milliyetçi mukaddesatçı” olarak tanımlayan ve “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” sloganını kullanan faşist çevreleri sokak gücü olarak seferber ederek tezgâhlamıştı. Vahşi saldırıyı düzenleyen iktidarın arkasında ise ülkemizi Amerikan emperyalizmine peşkeş çekmeye hazırlanan ve hızla işbirlikçi nitelik kazanan antikomünist büyük burjuvazi ile büyük toprak ağaları vardı.
Demokrasiyi önleme harekâtı
Saldırıda antifaşist Tan gazetesi ile Görüşler dergisinin basım işlerini yapan Tan Matbaası, Fransızca yayınlanan La Turquie gazetesi, Gün dergisi ile Yeni Dünya gazetesi, Lena Kitabevi, Ermenice Nor Or (Yeni Gün) gazetesi, ABC Kitabevi ile Berrak Kitabevi paramparça edildi.
Tan Matbaası Baskını, Türkiye’de demokrasiyi önleme harekâtının ilk adımını oluşturuyordu.
İkinci adım saldırıdan 11 gün sonra geldi. 15 Aralıkta antifaşist aydınlara gözdağı vermek için üniversitelerdeki ilerici öğretim üyeleri, Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes ile Mediha Berkes görevden alındı.
Üçüncü adım bir yıl sonra atıldı. TKP’nin legal kolu olarak 20 Haziran 1946’da kurulan Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi TSEKP ile 14 Mayıs 1946’da kurulan Türkiye Sosyalist Partisi TSP ve ilerici sendika, dernek, gazete ve dergiler, 16 Aralık 1946’da İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı kararıyla kapatıldı.
Bugünün temelleri
Türkiye’nin Amerikan emperyalizmine teslim edilmesi, İncirlik üssünün kurulması, NATO boyunduruğu, emperyalizm işbirlikçiliği, gericilik ve vurgunculuk, yeni sömürgeleşme, Orta Çağ kapılarının açılması, laikliğin ayaklar altına alınması, tarikat düzenine dönüş, Ulusal Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyete düşmanlık, çok partili düzenin emekçi halka kapalı bir kapitalist oligarşi olarak kurulması, halka ait olması gereken egemenliğin gasbedilmesi, dolar milyarderleri şebekesinin adım adım yükselişi işte bu temel üzerinde inşa edildi. Tan Matbaası Baskınının sokak gücü olarak seferber edilen çevreler bu karşıdevrimci sürecin sonraki dönemlerinde iktidarın en tepe makamlarına kadar yükseldiler.
Bütün bu dönem boyunca ulusal ve toplumsal devrim mücadelesi hiç durmadı. İşçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri, ilerici yurtsever aydınlar, bütün ulusal demokratik güçler vatan cumhuriyet emek belgisini yükseltti, en zor koşullarda bile emperyalizme ve gericiliğe baş eğmedi.
Mücadelemiz Tan Matbaası Baskınıyla başlayan karşıdevrimi alt edene kadar sürecek.