Türkiye’de laik cumhuriyetin temellerini oyan gericiliğe karşı laikliği ve kadın haklarını savunmaya çalışan 28 Şubat 1997 hareketinin üzerinden 25 yıl geçti.
Amaç ve icraat
28 Şubat hareketi, başında Necmettin Erbakan’ın bulunduğu Refah Partisi ile başında Tansu Çiller’in bulunduğu Doğru Yol Partisinin oluşturduğu Refahyol koalisyonunun istifa etmesi sonucunu doğurdu.
28 Şubat hareketi, toplumun her hücresine ve devletin her kurumuna sızma stratejisini uygulayan Fethullahçı örgütlenmeyi durdurmaya çalıştı.
28 Şubat hareketi, eğitim sisteminin ve siyasetin gün geçtikçe dinselleşmesini önlemek istedi. Bu amaçla, 8 yıllık zorunlu kesintisiz eğitim reformunu gerçekleştirdi. Reformun gereği olarak, İmam Hatip okullarının orta bölümlerini kapattı.
Geriye dönüş
Ne var ki, laik cumhuriyeti savunmak ile bağımsızlık için emperyalizme karşı mücadele ve işbirlikçi kapitalist vurgunculuğa karşı toplumculuğu benimsemek arasında kopmaz bir bağ vardır. Vatan cumhuriyet emek mücadelesinin bütünlüğünü dikkate almayan yaklaşımların zafere ulaşması mümkün değildir.
Nitekim, 28 Şubat hareketi emperyalizmin ve işbirlikçi tekelci oligarşinin önce yıpratıcı, sonra yıkıcı stratejisi sonunda etkisini yitirdi. İktidar bir süre sonra laikliğe açıkça düşman çevrelerin eline geçti. 8 yıllık zorunlu kesintisiz eğitim reformu iptal edildi. İmam Hatip okullarının orta bölümleri yeniden açıldı. İmam Hatip okulları genel eğitim sistemini gölgede bırakacak ölçüde yayılırken genel eğitim sisteminin içeriği daha da dinselleştirildi. Özgürlük eşitlik kardeşlik düşmanlığı, akıl bilim çağdaşlığın toptan kenara atılmasıyla tamamlandı. İktidar blokunun ortağı konumuna yükselen Fethullahçı çete, 15 Temmuz 2016’da Amerikan emperyalizminin ve NATO’nun emrinde darbeye kalkışma cüretini bile gösterdi.
İntikam
Amerikan emperyalizmi ve NATO’nun Türkiye’yi cumhuriyet öncesine, bütün dünyayı 1917 Ekim Sosyalist Devrimi öncesine döndürmeyi amaçlayan topyekûn saldırısı koşullarında 28 Şubat hareketi düşman ilan edildi.
28 Şubat hareketinin öncü isimleri Fethullahçı savcı ve hâkimlerin denetimindeki Özel Yetkili Mahkeme eliyle 12 Nisan 2012’de topluca gözaltına alındı. Açılan davanın ilk duruşması 2 Eylül 2013 tarihinde yapıldı. Amerikancı-Fethullahçı darbenin bastırılmasından sonra bile sürdürülen davada Yargıtay 9 Temmuz 2021’de 14 emekli general ve amiral için verilen müebbet hapis cezasını onadı.
Şu anda Ahmet Çörekçi, İlhan Kılıç, Vural Avar, Çevik Bir, Aydan Erol, Çetin Saner, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, Yıldırım Türker, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, İdris Koralp ve Kenan Deniz hapiste tutuluyor.
Deneyim
Türkiye’de ve dünyada geçen 25 yıl, 28 Şubat hareketinin benimsediği amacın ve gerçekleştirdiği icraatin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur. Gericiliğin nasıl emperyalizme hizmet ettiği bugün çok daha geniş kesimlerde daha iyi anlaşılıyor. ABD ve NATO’nun gerici örgütlenmeleri kullanarak Türkiye’ye ve dünya halklarına karşı kurduğu kumpasların çapının gittikçe büyüdüğü, varlığımızı ve dünya barışını tehlikeye düşüren boyutlara vardığı daha iyi kavranıyor.
28 Şubat davası iptal edilmelidir
Laik cumhuriyete sahip çıkmak her yurttaşın anayasal görevidir. Laikliği ve kadın haklarını savunma amacıyla anayasal ve yasal süreçlere uygun olarak 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulunun aldığı ve Bakanlar Kurulunun uygulamaya koyduğu kararlar nedeniyle dönemin resmî görevlisi general ve amirallerin cezalandırılması kabul edilemez.
Cumhuriyeti savunan insanların cezalandırılması değil, onurlandırılması gerekir. 28 Şubat davası iptal edilmeli, 14 emekli general ve amiral derhâl serbest bırakılmalıdır.