Sivas kıyımının 21. yılında

02 Temmuz 2014
 Sivas kıyımının 21. yılında

Bundan 21 yıl önce, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında kontrgerillanın yönlendirdiği gerici-faşist çeteler eliyle Madımak Oteli'nde yakılan devrimci ve ilerici insanlarımızı saygıyla anıyoruz.

Sivas kıyımı, emperyalizme bağımlı dolar milyarderleri şebekesinin egemenliğini her ne pahasına olursa olsun sürdürmek için düzenlenmişti. Madımak'ta toplumumuzun yüz akı insanlarımızı güpegündüz yakanlar, siyasal iktidarı dinci gericiliğe teslim etmekle sonuçlanan kanlı planın uğursuz piyonlarıydı. Egemenler, ülkemizin devrimci ve ilerici birikimini yok etmek, sosyalizmin ve solun kolunu kanadını kırmak, Alevi toplumunu artık sesini çıkaramayacak ölçüde ezmek için mezhep kavgasını kışkırtarak laikliğe bütünüyle son vermekten başka çare kalmadığına inanmışlardı.

Kanlı planın sonuçları
Plan başarılı oldu. AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimi kuruldu. Kıyımların açtığı yoldan iktidar olanlar yeni kıyımlar hazırladılar. Sadece Türkiye'yi değil, İhvancı ve El Kaideci çeteler eliyle Libya'yı, Suriye'yi, Irak'ı, Lübnan'ı, Mısır'ı, Tunus'u yangın yerine çevirdiler. Sivas katillerinin kafadarları; Roboski'de, Halep'te, Humus'ta, Şam'da, Lazkiye'de, Reyhanlı'da, Keseb'te, Rojava'da devrimci, ilerici, laik yurtsever halka; Alevi, Şii, Ermeni, Ezidi, Dürzi, Kürt, Arap toplumlarına karşı düzenlenen yeni kıyımların doğrudan faili ve yardakçısı oldular.

Gayrimeşru AKP
Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi'yle; 17 ve 25 Aralık 2013 suçüstüleriyle; 30 Mart 2014 seçim sahteciliğiyle; 13 Mayıs 2014 Soma madenci katliamıyla her türlü yönetme meşruiyetini yitiren ve derhâl istifa edip halka hesap vermesi gereken AKP iktidarı, halkla inatlaşmaya devam ediyor.

AKP, sultanlık-halifelik karışımı bir başkanlık rejimini zorlamak için Recep Tayyip Erdoğan'ı dün (1 Temmuz 2014) cumhurbaşkanlığına aday gösterdi. Koyu bir gericiliğin ve militarizmin gövde gösterisi olarak düzenlenen açıklama törenini, sayısız televizyon kanalı canlı yayınla halkın üzerine boca etti.

Teslimiyetçi muhalefet
CHP yönetimi, Irak'ı istila savaşına onay vermeyen Bülent Ecevit ve Deniz Baykal kadar olamadı; emperyalizmin yönlendirmelerine ne kadar açık olduğunu göstererek Ekmeleddin İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı yaptı. İslam İşbirliği Örgütü'nün eski genel sekreteri olan; Anglo-Amerikan emperyalizmine, Suudi gericiliğine ve İsrail siyonizmine uyumu tescil edilmiş Sünni İslamcı bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı yapmak, MHP'yle birleşip bu kişiyi çatı adayı ilan etmek; AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş politikalarına uyum sağlamak demektir.

BDP-HDP'nin cumhurbaşkanı adayı ise Selahattin Demirtaş oldu. Üçüncü aday da, emperyalizm ve AKP'yle işbirliğine aklını yatırmış, dinci gericiliğe ödün üstüne ödün veren, AKP'nin Ortadoğu'da Suriye ve Irak'ı parçalayarak kuracağını hayal ettiği büyük Sünni İslam devleti içinde özerk Kürdistan'a kavuşacağını uman bir kişi.

Büyük kuşatma
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki her üç adayın da, emperyalizmin Ortadoğu halklarını paramparça etmeyi amaçlayan sömürgeci projesi çerçevesinde hareket eden kişilerden seçilmesi; yeni Madımak'ların, yeni kıyımların ve savaşların habercisidir. AKP'nin ne olduğu zaten bütün icraatlarıyla ortada; ne var ki, parlamentoda temsil edilen muhalefet partileri de topluca halka ihanet ediyorlar.

Demokrasinin kurucu ilkesi
Sosyalist ve sol güçlerin; bağımsızlığa, demokrasiye, laikliğe ve barışa değer veren bütün yurtsever kesimlerin; eşit yurttaşlık isteyen Alevi toplumunun; Sünni İslam gericiliğinin düşman saydığı bütün düşünce ve inanç topluluklarının bu çepeçevre gerici kuşatmayı kırmak için derhâl harekete geçmesi gerekiyor.

Görüldüğü gibi, Sivas kıyımının sorulmayan hesabı 21 yıl sonra önümüze daha büyük bir karşıdevrimci kuşatma olarak çıkıyor. Zalim yönetimlere karşı halkın direnme hakkı demokrasinin kurucu ilkesidir. Madımak kıyımının kurbanlarını anmak, bugün bize bu kurucu ilkenin gereklerini yerine getirme görevini yüklüyor.