43 yıl önce 15-16 Haziran 1970’te İstanbul ve Kocaeli’nde Türkiye işçi sınıfı sendikal haklarının gasbedilmesine karşı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in öncülüğünde sokağa çıktı.
İşçi sınıfının öfkesi öylesine büyüktü ki, yürüyüşe geçen işçileri durdurmakta dönemin polis kuvvetleri yetersiz kaldı ve devreye tanklarıyla birlikte ordu girdi. İşçiler tankları da aştı. İstanbul iki gün boyunca sosyalist, devrimci parti ve çevrelerin, üniversite öğrencilerinin, emekçi semt sakinlerinin, aydınların desteğini alan yüz bin işçinin denetimine girdi.
İşbirlikçi büyük burjuvazinin ve büyük toprak beylerinin o günkü temsilcisi Adalet Partisi (AP) hükümeti, büyük işçi ayaklanmasını bastırmak için son çare olarak sıkıyönetim ilan etti. Öncü işçileri tutukladı. Büyük patronlar kara listeye aldıkları devrimci işçileri işten attılar.
Kazanım
Yine de direnişin büyüyeceğinden korkan egemenler, geri adım atmak zorunda kaldı. Anayasa Mahkemesi DİSK’i fiilen kapatan antidemokratik sendika kanununu iptal etti.
Direnişi düzenleyen DİSK ayakta kaldı.
12 Mart faşizmi
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, 1960’lardaki devrimci yükselişin doruk noktasıydı. ABD emperyalizmi ve işbirlikçi büyük burjuvazi, kitlesel halk hareketinin durgunlaşmasından yararlanarak 12 Mart 1971’de orduyu işçi sınıfının, devrimci gençliğin ve halk hareketinin üzerine sürmeyi başardı. 12 Mart 1971 faşizmi toplu tutuklamalar, işkence ve idamlarla nitelenen bir dönem oldu. Yine de işçi sınıfı ve halk hareketini durduramadı.
Atılım dönemi
1974-1980 arasında işçi sınıfı ve genel halk hareketi büyük bir atılım yaptı. DİSK, kitlesel 1 Mayıs mitingleri, büyük grevler, faşizme karşı ihtar eylemi ve Devlet Güvenlik Mahkemesi DGM’ye karşı eylem gibi genel grevler düzenledi.
12 Eylül faşizmi
Ülkeyi emperyalizme, faşizme ve işbirlikçi kapitalizme karşı bir halk devriminin eşiğine getiren toplumsal muhalefeti bastırmak için, yerli ve yabancı egemenler 12 Eylül 1980’de orduyu bir kez daha halkın üzerine sürdüler. 12 Eylül faşizmi tam bir karşıdevrim ve gericilik dönemi oldu.
AKP için hesap vakti
Bugünkü Amerikan İslamcısı AKP iktidarına giden yolu 12 Eylül rejimi açtı. AKP bu halk düşmanı rejimin yeni efendisi olmayı becerdi. Laiklik, demokrasi, adalet, bağımsızlık ve barış düşmanı AKP, tam boy gericilik, vurgunculuk ve savaş programını 11 yıldır sürdürüyor. 31 Mayıs 2013’te Taksim’de patlayan büyük halk direnişi AKP’nin halka hesap verme vaktinin geldiğini gösteriyor.
15-16 Haziran’ın başarısı
Taksim’de başlayıp İstanbul’a ve ülkenin dört bir yanına yayılan Mayıs-Haziran 2013 genel halk direnişi, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişinin mirasçısıdır. 15-16 Haziran’da işçi sınıfı, sendikası DİSK’in çağrısı ve örgütlemesiyle, üretimden gelen gücünü kullanmıştı. İki gün boyunca üretimi durdurmuş, fabrikaları topluca terk etmişti. Sokaklara, meydanlara çıkarak hem ekonomik açıdan büyük kapitalistlerin canını yakmış, hem siyasal iktidarı titretmişti.
Mayıs-Haziran direnişinde eksik olan
İşçi sınıfı Mayıs-Haziran genel halk direnişinde de büyük rol oynuyor. Bugünkü genel halk direnişine işçi sınıfının yeni proletarya olarak adlandırabileceğimiz iyi eğitimli, beyaz yakalı kesimi öncülük yapıyor.
Ne var ki, işçi sınıfının bütünsel kitlesi bu direnişe henüz üretimden gelen gücünü kullanarak değil, iş saatlerinden sonra politik yurttaş niteliği ve semt sakini kimliğiyle katılıyor. İşçi sendikaları henüz üretimi durdurma çağrısı yapmıyor. Dolayısıyla, bugünkü direniş AKP iktidarını köşeye sıkıştırıyor ancak büyük sermayeyi doğrudan doğruya etkilemiyor, onun canını ekonomik açıdan yakmıyor.
Halk hareketinin yaygınlığı
Kamu emekçileri, üniversite ve lise öğrencileri, küçük işletme sahipleri, orta tabakalar Mayıs-Haziran direnişinin temel bileşenleri arasında yer alıyor. AKP’nin neoliberal vurgun politikalarından zarar görenler, laikliğe ve çağdaş yaşam tarzına yönelik gerici-faşist dayatmalarından bıkanlar, AKP’nin yeni-Osmanlı sevdasıyla giriştiği emperyalist savaş maceralarını durdurmak isteyenler, AKP’nin ayrımcılığından kurtulmak isteyenler harmanlanıyor ve direnişe olağanüstü bir kitlesellik kazandırıyor.
Kritik adım
Genel halk direnişini işçi sınıfının üretimden gelen gücüyle birleştirmek, kitlelerin “Hükümet istifa” sloganıyla özetledikleri demokratik, laik, sosyal, bağımsız ve laik bir ülkeye kavuşma özlemi açısından en kritik adımı oluşturuyor.
15-16 Haziran 1970 direnişinin yıldönümünde sendikaların bu doğrultudaki katkılarına büyük ihtiyaç var.