Yalanla devrimcilik olmaz; olursa “SİP” gibi olur!

21 Şubat 2012
Yalanla devrimcilik olmaz; olursa “SİP” gibi olur!

Birkaç gün önce (18 Şubat 2012 Cumartesi) Türkiye Komünist Partisi’nin Genel Merkezine SİP yönetimince düzenlenen organize saldırıyı tüm ülke izledi. Olayın ardından bu grup tarafından yazılanlar en az yaptıkları bu korkakça fiziki saldırı kadar acz ve yalan doluydu. Bu gruba ait internet sitelerinde çıkan yazılar Türkiye sosyalist hareketi tarihine kara bir leke olarak geçti.

Onlarca insanın, Ulvi Oğuz dahil kendi arkadaşlarının ve DİHA, Evrensel, Hayat TV, Habertürk başta olmak üzere bütün basın yayın temsilcilerinin gözü önünde yaşananları tersyüz etme “şerefi” bu gruba ait oldu.

Kendi yaptıklarını bile savunamayan, yalanlarla örtmeye çalışanları teşhir etmek devrimci bir görevdir. İçeriye zehirli gaz sıkan, kendi arkadaşlarını linç edelim diye korkakça binamıza atıp terk edenler bunlar.

Komünist ve devrimci ilkelere uygun olarak binamıza barışçı biçimde girenler “misafir kabul edilir”.

Resimlerde de görüldüğü gibi rahatça ellerini sallamalarına izin verdiğimiz, en küçük bir fiziki saldırıya uğratmadığımız, basın toplantısı sonunda gönüllü olarak dışarıya çıkabilen kendi arkadaşlarının bu durumuna sevinip teşekkür edeceklerine, arlanmazca yalanları sayanlar yine bunlar.

 

Gerçek 1

Kim kime saldırmış bir bakalım!

Saat 11.00’de TKP Genel Merkezinde gerçekleştirileceği duyurulan basın toplantısı için hazırlıklar devam ederken saat 10.30 sıralarında içlerinde eski TKP'li Ulvi Oğuz’un da bulunduğu dört beş kişi “biz Yurtsever Cepheden geldik, basın açıklamanızı dinlemek istiyoruz” dediler. Kendilerini misafir olarak tanıtan bu kişiler, SİP’li oldukları bilinmesine rağmen buyur edildiler.

Yurtsever Cephe temsilcisi olduklarını söyleyen bu kişilerin girişinden 5-6 dakika sonra yaklaşık 15-20 kişilik, erkeklerden ibaret bir grup isim vermeden genel merkezden içeriye girmeye çalıştı. Parti görevlileri gazeteciye hiç benzemeyen bu kişilere kim olduklarını sordular. Onlar da biz toplantıyı izlemeye geldik deyip hep birlikte kapıya yüklenmeye başladılar. Saldırı çok ani gelişmesine rağmen, Parti görevlilerimiz, ellerinde polisin kullandığı zehirli biber gazı ve sopa bulunan bu provokasyon topluluğunu kapı dışarı attı.

Basında çıkan haberlerde bu korkak saldırı girişiminin fotoğrafları, elllerindeki zehirli gaz kutusu bariz biçimde görünüyor.

Fakat aynı gün kendi sitelerine koydukları habere bakın lütfen.

O arbede esnasında gazetecilerin aklına fotoğraf çekmek gelmez sandıkları için, göz göre göre yalan söyleyip bizim onlara gaz sıktığımızı iddia edebildiler; bunu da utanmadan yayınladılar.

Yalancının mumu yatsıya kadar bile kalmadı. İnternet gazeteleri gece saldırganların birinin elinde tuttuğu sprey kutusunu gösteren fotoğrafları yaymaya başladılar.

Yalancı SİP’lilere bakılırsa, kendileri masumca basın açıklamasını dinlemeye gelmişken içeridekilerin saldırısına uğramışlar! Fazla söze gerek yok.

Bize inanmayanlar konuyla ilgili 19 Şubat tarihli gazetelerde ve ajanslarda yayınlanan habere ait fotoğraflara baksınlar; her şey apaçık ortada. Bir grup kapıyı kırmayı zorluyor; başaramıyor. İçeriye zehirli gaz sıkıyorlar, kendi arkadaşları da etkileniyor. Uzanıp yatmak isteyen kendi arkadaşlarına bizim görevliler yardım ediyor.

Ama SİP’in yalanları hiç bitmiyor.

 

Gerçek 2

Polis kimi korumaya almış, buna da bakalım

Olayın başından sonuna kadar kameralar ve fotoğraf makinalarıyla çekim yapılan bir alan burası. SİP yöneticileri utanmadan, TKP’lilerin polis koruması altında olduğunu iddia etmiş.

Yalanın bu kadarını söyleyebilmek için SİP'li bir yönetici olmak gerekiyor!

Bu yalanla hadi burada olmayanları aldattın. Anladık.

Masum insanların kafasını karıştırdın, bunu da anladık.

Peki, içerideki kendi “yoldaşlarını”, onlarca insanı, gazetecileri nasıl aldatacaksın? Aşağıda bildiri dağıttırdığın gençleri nasıl aldatacaksın?

Saat 10.30 sularında SİP’li grubun saldırı girişiminden çok sonra çevik kuvvet sokağa geldi. SİP’liler bizim parti binamızı ablukaya alacaklarını niye polise haber verdiler bilmiyoruz ama, sabahın erken saatlerinden beri çevrede bulunan sivil polislerin SİP’lileri gülerek izlediğini herkes gördü.

Çevik kuvvet sokağın girişine yerleştikten sonra da, SİP’liler sokakta elini kolunu sallayarak stantlarını açık tutabildiler. TKP genel merkezine desteğe gelenleri taciz edebildiler. Sol yapıların temsilcilerine bile polisin gözü önünde kimlik sorabildiler.

Sonra da işin başından beri yanlarında duran onlarca polisi bizim çağırdığımızı yazdılar.

Bu bilgiyi nereden aldınız? Bizim öyle kaynaklarımız yok. Ayrıca bizim haberimiz yok ama, arkadaşlarımız arasında iki avukat varmış! SİP’liler “iki avukat” polisi aradı diye iddia ediyorlar. Polis mi söyledi? Polis imdat merkezinde çalışanlar da sizden mi? Gelen çağrıları size mi yönlendiriyorlar?

Bu soruların cevaplarını da yalan haber merkezinde yayınlarsınız artık.

 

Gerçek 3

İki sivil polis geldi, sordular; “biz asla şikâyetçi değiliz” dedik

Onlarca çevik kuvvetin, TEM ve Güvenlik Şube polislerinin yanında saatlerce ellerinizi kollarınızı sallayarak durdunuz. Stant açtınız. Dergi sattınız. Halka yalan yanlış laflar ettiniz. İçeride, yarısı emektar komünistlerden oluşan alt tarafı 20-25 kişinin olduğunu bildiğiniz bir binanın çevresine polis eşliğinde yüzlerce kişi yığdınız. Gelenleri tehdit ettiniz.

Basın toplantısı bittikten sonra, şikâyetçi misiniz diye mecburen geldiklerini söyleyen iki polise “şikâyetçi değiliz, komünist ilke ve devrimci anlayışımıza göre bu sorunu çözeriz biz” dedik. Onlar da bize “biz aşağıda Erkan’la da görüştük, büyütülecek bir şey yok diyor bize” deyip gittiler.

Siz ne yazdınız? Polisi aramış, biz çağırmışız öyle mi?

Lütfen herkes biraz sağduyulu baksın şu olaya.

 

Gerçek 4

Fettullah SİP/TKP'den çok etkilenip bakın ne demiş.

Bu grup belli ki kara propaganda konusunda cemaat basınından çok şey öğrenmiş. Hatırlarsınız, Merkez Komite üyeleri Mehmet Kuzulugil, bu Deniz Feneri destekçisi Kanal 7 ekranına çıkıp TKP’li komünistler için “Bu TKP’liler asalak hıyarlardır; Sovyetlerden para alırlardı” demişti. Meraklısı girer arşivlerden bulur, onun özlü sözlerinin tümünü izler. Bir daha tekrarlamaya lüzum yok.

Kanal 7'de televizyona çıktıktan sonra da, yerel seçimler esnasında Zaman gazetesine, Aksiyon dergisine defalarca demeç, röportaj, söyleşi vermişlerdi SİP yöneticileri.

Bakın o poz verdikleri röportajların birinde Fettullah ekibini o kadar etkilemişler ki, adamlar “gel de komünist olma” diye haber yapmışlar.

http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-9745-33-gel-de-komunist-olma.html#

Aksiyon'un birebir, yüzyüze konuştuğu, söyleşip demeç aldığı Kadıköy belediye başkan adayı Hakkı Durna'yı Fettullahçılar çok beğenmemişler, projesi yok diye. Ama, yüzyüze konuşup röportaj veren Büyükşehir adayı Haluk Yurtsever'i ise bu Fettullahçılar çok beğenmişler, gel de komünist olma demişler.

Aksiyon dergisi, Bayrampaşa adayı Hülya Taştan, Eminönü adayı Özlem Karademir, Kartal adayı Ayten Üren için niyeyse yorum yapmamış.

Başka nerelerde yer aldılar diyorsanız, biraz internet araştırmasıyla tümünü bulabilirsiniz.

Peki kendi resmi sitelerinde ne yazdılar bu SİP'liler?

Bütün ömürleri şeriatçılara, dinci gericilere karşı mücadeleyle geçmiş olan TKP'lilere kara propaganda yapıp iftira attılar. Bu güzelim ülkede 1920’den beri sosyalizmin, bağımsızlığın, demokrasinin, aydınlanmanın, laikliğin, Aleviliğin, Kürt ve diğer ezilen halkların en büyük savunucusu olan komünistlere attığınız her iftira, sizlere yapışır.

Hiç kimse Mustafa Suphilerin, Nazım Hikmetlerin, İsmail Bilenlerin TKP’sine iftira atamaz. Hiç kimse Bozışık’ın, Meryem Karakız’ın, Süleyman Üstün’ün Partisine böyle bir hakaret edemez.

Bize ettiğniz her küfür aynen sizlere aittir. Hepsini aynen size iade ediyoruz. Ömrü Amerikancı Fettullah örgütü ile mücadele ile geçmiş komünistlere attığınız her iftira dönüp sizi vuracak.

 

Gerçek 5

Ülkenin en eski partisi 92 yıllık TKP kuruldu” haberi bütün ajanslarda aynı anlarda çıktı; ama en önce ANKA ajansı duyurdu.

Halkımızın büyük bir kesiminin dinci gericilikten, şeriat tehlikesinden haklı olarak kaygı duyduğu, bunun için de bir cephe oluşturmaya çalıştığını biliyoruz. Biz de zaten şeriatçılara karşı defalarca birlikte devrimci, sol, sosyalist yapılarla ortak işler yaptık.

Yalandan başka silahı olmayan SİP yönetimi, bir iftiraya başvurup bizi dincilerle yanyana göstermeye çalıştı.

Sökmez. Bu yalanlar bizi bilenler için tutmaz.

92 yıllık TKP'yi dost da bilir düşman da.

Gazetelere yollanacak bu tür haberler nasıl hazırlanır bilmeyenler için bir açıklama: Bu tip haberler kısa olur. Durumu açıklayan haberden ibaret en fazla bir veya iki sayfadır. Bu haber, üç dört görevliye dağıtılır ve alfabetik olarak bütün ajanslara mail veya faks yoluyla gönderilir..

Haber bütün ajanslara gitti. Haberi en önce en hızlı davranan ANKA ajansı duyurdu. Birbirine çok yakın dakikalarda ise diğer bütün ajanslar haberimizi ardı ardına vermeye başladılar.

SİP yönetimi ise, olayı bilerek çarpıtıp yalanlarla dürüst insanların kafasını karıştırmaya kalktı. Bu haber sanki Cihan Haber Ajansı, Zaman Gazetesi gibi kimi dinci, gerici yayınlarda duyurulmuş gibi gösterdi. Akıllarınca “bu işte bir iş var” diye ima ve iddia ettiler.

Yalancının mumu ancak yatsıya kadar yanar, unutmayın. Gerçekler inatçıdır.

Bu haberleri yazan soL haberlerini, emperyalist maşa El Cezire yalan şebekesinin Türkiye kolu ilan ediyoruz.

 

Son söz yerine

SİP’in provokasyonlarına da yalanlarına da sol kamuoyu son derece aşina. Faşist saldırı ihtimali olduğunda okulları boşaltan bu grubun, söz konusu Kürt yurtseverleri veya devrimci hareket olduğunda nasıl kaplan kesildiğini de devrimciler iyi bilir. Amerikan romanlarındaki Fantom karakterine benzeyen bu grup kendi ormanında on kaplan gücünde olduğunu düşünebilir. Ancak hayat içinde, emekçi mücadelesi içine kayda değer bir varlık ifade etmedikleri zaten ortada. Herhalde herkese “yok artık” dedirtecek bu kadar yalanı bu pişkinlikle söyleyebilmeleri de ormanın sonuna geldiklerini anlamalarından olsa gerek.