Emperyalist komplo

08 Nisan 2017

Başkan Donald Trump’un emriyle harekete geçen Amerikan donanması, 7 Nisan’ın ilk saatlerinde Akdeniz’deki gemilerinden ateşlediği 59 füzeyle Suriye’ye saldırdı.

Saldırının hemen öncesindeki gelişmelere baktığımızda, emperyalist dünyanın bütün egemenlerini ve işbirlikçilerini içine alan bir komployla karşı karşıya olduğumuz görülüyor.

Olaylar zinciri
Trump yönetimi 30 Mart’ta “Esad’ın geleceğine Suriye halkı karar verir” politikasını ilan etti. ABD medyası bu karara ateş püskürdü. Militarist senatör John McCain, Trump’u Amerikan çıkarlarına ihanetle suçladı. Suriye konusunda aldığı kararı derhâl değiştirmesini ve Esad yönetimini doğrudan hedef almasını istedi.

3 Nisan’da Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Zirvesi, Trump yönetiminin Suriye politikasının kabul edilemez olduğunu ilan etti. Aynı gün, Rusya terör saldırısına uğradı. St. Petersburg metrosunda intihar saldırısı düzenleyen bir terörist 13 kişiyi öldürdü, 40 kişiyi yaraladı.

4 Nisan’da Suriye’nin İdlib iline bağlı Han Şeyhun kasabasında bir kimyasal gaz saldırısı yapıldı. İli ve kasabayı işgal altında tutan El Kaideci çeteler Beyaz Miğferler (White Helmets) adlı sahte yardım kuruluşu ile dünya kapitalist medya şebekesinin suç ortaklığıyla, saldırının sorumluluğunu nesnel gerçekleri, aklı ve mantığı bir yana bırakarak Suriye yönetiminin üstüne attı. Suriye ve Rusya’ya karşı tam bir psikolojik savaş başlatıldı.

Amerikan medyası, Trump yönetiminin politika değişikliğinden cesaret bulan Esad yönetiminin katliam yaptığını iddia etti. Rusya ve Suriye’ye karşı yumuşak davranan Trump yönetiminin sınavda olduğunu belirtti.

Trump yaptığı açıklamada, Obama yönetiminin, zamanında Esad’a karşı gerekenleri yapmadığı için Esad’ın bugün böyle bir saldırıya girişebildiğini iddia etti.

5 Nisan’da Fransa ve İngiltere saldırıyı Suriye ordusunun yaptığından emin olduklarını açıkladı. Avrupa Birliği adına açıklama yapan Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini Esad yönetimini katliam yapmakla suçladı.

Trump Suriye ve Esad konusunda fikrini değiştirdiğini, bebekleri ve çocukları öldürenleri asla affetmeyeceğini söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, Trump yönetiminin gerçek bir sınavla karşı karşıya olduğunu, gözlerinin Trump’un üzerinde olduğunu söyledi.

6 Nisan’da yapılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında ABD, İngiltere ve Fransa, Esad yönetiminin cezalandırılmasını isteyen bir karar tasarısı verdi. ABD BM Temsilcisi Nikki Haley, ortak bir karar alınmazsa tek başlarına harekete geçeceklerini söyledi. Rusya’nın veto kullanacağını belirtmesi üzerine oylamaya geçilmedi ve karar alınmadı.

7 Nisan’da basın toplantısı düzenleyen Trump Esad’ın suçlu olduğundan emin olduğunu ve Suriye’yi cezalandıracaklarını açıkladı. Aynı gün, Suriye’ye füze saldırısı yapıldı.

Ayağınızı denk alın mesajı
Amerikan büyük kapitalist medyası saldırı haberiyle kendinden geçti. Medyaya göre, Amerikan saldırısı sadece Suriye’ye değil, bütün Amerikan düşmanlarına da gözdağı vermek için düzenlenmiş bulunuyor. Haberciler ve yorumcular, “Rusya, Çin, İran, Kuzey Kore artık haddini bilecek”, “Amerikan planlarına razı gelmeyen her ülke ayağını denk alacak” diye yüksekten atıyor. Medyaşorlar, Başkan Trump’un Suriye’ye saldırı emrini Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i Florida’da ağırlarken vermesinin ezici sembolik önemine dikkat çekiyor.

Trump yönetiminin geri adımı
Amerikan mali sermayesinin ve derin devletinin sesi büyük kapitalist medya bununla da yetinmiyor. Trump yönetimine nasıl da geri adım attırdık diye de sevinç çığlıkları atıyor. Çok değil, daha bir hafta önce, Trump yönetimi, Dışişleri Bakanı Reks Tillerson, ABD Birleşmiş Milletler Temsilcisi Nikki Haley ve Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer aracılığıyla, “Beşar Esad egemen bir ülkenin devlet başkanıdır. Geleceğine Suriye halkı verir”, “Suriye yönetimi hedefimiz değildir, hedefimiz IŞİD terörüyle mücadeledir” açıklamasını yapmıştı. Medya, Trump yönetimini kendi dış politika çizgimize getirdik diye övünüyor.

Boşuna övünmeyin
Boşuna gayret! Füze saldırısına uğrayan Suriye halkı da, Suriye halkının müttefikleri de, bütün dünya halkları da size karşı daha da bilenecektir. Amerikan halkı dahil bütün dünya halklarının emperyalist saldırganlığa son verme azmi güçlenecektir. Rusya da, Çin de, İran da, Kuzey Kore de, emperyalizme karşı mücadele eden bütün ülkeler de sizin kalleşçe saldırınızdan ders çıkaracak, savunma önlemlerini güçlendirecek, size karşı daha hazırlıklı olacaktır.

Trump yönetiminin çizgisini değiştirip değiştirmemesi işin özünü değiştirmiyor. Emperyalizm çıkmaz sokaktadır. Ne yapsa yenilecektir.

Yakın geçmişi hatırlayalım
Hatırlayalım, ABD mali oligarşisi ekonomik gerilemesini durdurmak ve elinden kaçırmaya başladığı dünya hâkimiyetini tekrar kurmak için önce Bush doktrinine sarıldı. Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti.

ABD özelikle Irak’ta işler sarpa sarınca geri adım attı ve Obama doktrini adı verilen yeni bir strateji geliştirdi. “Biz Irak’ta boğuşurken Çin ve Rusya kendini toparladı, biz geri kaldık” saptamasıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da gerici taşeronlar ve terör çeteleri eliyle dolaylı savaş politikasına geçti. Böylece Amerikan kuvvetlerinin ağırlıklı kısmı Rusya’yı ve Çin’i kuşatmak için yeniden konuşlandırılacaktı.

Obama doktriniyle bölge yangın yerine döndü, fakat ipler ABD’nin elinden kaçtı. Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye’de dinci-mezhepçi terör çetelerini vurucu güç olarak kullanma stratejisi de ABD egemenlerinin derdine derman olmadı.

Suriye direnmeyi sürdürdü. Türkiye’de Gezi direnişi patladı. Mısır laikliğe döndü. ABD Suriye’ye yardım eden Rusya’yı cezalandırmak için Ukrayna’da darbe düzenledi. Rusya’yı iyice kuşattığını sanırken Kırım Rusya’ya katıldı, Ukrayna fiilen ikiye bölündü. Taşeron olarak kullandığı Türkiye hizadan çıktı. Türkiye de Irak ve Suriye gibi bölünecek ve yıkılacak ülkeler listesine alındı. Türkiye’yi tekrar yörüngesine sokmak için Fethullah çetesi eliyle 15 Temmuz darbesini düzenledi fakat başarısız oldu. Irak ve Suriye’de bir yandan dinci-mezhepçi çeteleri, bir yandan etnik-şovenist çeteleri kullandı. Bölgedeki asker sayısını arttırdı.

Buna rağmen ABD’nin gerilemesi devam etti. Obama doktrininin işleri berbat ettiğini savunan Trump başa geldi. Rusya’yla ilişkileri düzelterek ve Obama yönetiminin azdırdığı mezhepçi terörle mücadeleye öncelik vererek yeni bir dönem başlatacağını savundu. Fakat mali oligarşinin ve derin devletin ağır tepkisiyle karşılaştı. Rus ajanı damgasını yedi. Geri adım attı. Şu anda Rusya’ya ve Suriye’ye karşı şahinleşiyor.

İyi ama, Trump zaten bu şahince çizginin başarısızlığını düzeltmek iddiasıyla başa gelmişti. Başarısızlığı tescil edilmiş çizgiye dönüş neyi çözecek?

Sonuç
Dünyayı ve bizzat Amerika’yı küçücük bir kapitalist oligarşinin pençesine teslim eden, sömürü ve zulmü inanılmaz boyutlara yükselten, dünya ve bölge halklarına sonsuz acılar yaşatan Amerikan emperyalizminin geleceği yoktur. Amerikan emperyalizmi ister Trump’lu, ister Trump’suz olsun, saldırganlığının cezasını çekecektir.