Ali Kaplan halkın mücadelesinde yaşıyor!

25 Kasım 2016
Ali Kaplan halkın mücadelesinde yaşıyor!

TKP 1920 Mersin İl Örgütünden yoldaşları ve dostları, 24 Kasım 2006’da yitirdiğimiz Ali Kaplan'ı ölümünün onuncu yılında mezarı başında andılar.

Antiemperyalizm pusulası
2 Ocak 1949'da Tarsus'ta doğan Ali Kaplan, ülkemiz tarihinde derin izler bırakmış 68 kuşağının ilk devrimcilerinden biriydi. TKP'nin 73 Atılımı’na erkenden katılarak büyük coşkuyla emek verdi. Çevresinde bulunan geniş sayıda devrimci kadronun, emperyalizme, kapitalizme, faşizme, gericiliğe karşı eğitilmesindeki katkıları önemlidir.

Ali Kaplan, sosyalist Sovyetler Birliği ile dostluk ve dayanışmanın önemini bıkmadan usanmadan anlattı. Ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesini  ''Ne Amerika ne Rusya'', ''Kahrolsun Sovyet sosyal emperyalizmi'' zırvalarıyla saptıran emperyalist bozgunculuğun devrimci kadrolar içine taşınmasının önüne geçmekte kararlı ve başarılı oldu. Emperyalist bloka karşı kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfı hareketinin, sosyalist ülkelerin ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren halkların birliğini savundu. Antiemperyalizm pusulasından hiç vazgeçmedi.

Yaşam boyu devrimcilik
Ali Kaplan, ilk hapisliğini 12 Mart 1971 muhtırasından sonraki gericilik döneminde yattı. 12 Eylül 1980 faşist darbesinde de tutuklandı, ağır işkencelerden geçti, yıllarca hapis yattı. Bu bedelleri ödemeyi, emperyalizme, kapitalizme, gericiliğe karşı olmanın, halklar arası dayanışmanın doğal sonucu olarak karşıladı, yılmadı, yakınmadı, yaşama sevincini kaybetmedi, devrimden kaçmadı. Devrimciliğin, dönemsel değil, yaşam boyu süren bir kararlılık olduğunun bilincindeydi.

Geniş kitleler emperyalizmden koparken
Bugün ülkemizin yaşamakta olduğu çalkantılara bakınca, Ali Kaplan’ın ne kadar haklı olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Emperyalizmin ülkemize yönelik plan ve hedefleri 15 Temmuz Amerikancı-Fethullahçı darbe kalkışmasıyla tamamen açığa çıkmışken, emperyalist blokla ülkemizin yaşadığı gerilim bu kadar ortada iken, Erdoğan yönetiminin, pazarlık payını artırmak, emperyalist blokla ona karşı direnen güçler arasında hareket serbestisi kazanmak için yaptığı sahte çıkışlardan bile ürken, onun elini tutmaya çalışan sözümona ''sol'' güçlerle karşılaşıyoruz. Antiemperyalizm pusulasını yitirip NATO’nun, AB’nin dostu kesilen, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne düşmanlık saçanlar var.

Böylece ne oluyor? Sade yurttaşların gözünde Erdoğan emperyalist karşıtı, Batı karşıtı; ''sol''cular ise yurdumuzu işgal etmek, yıkmak isteyenlerin yandaşı oluyor. Ülkemiz emekçilerinin emperyalizm karşısında, sömürgeci Batı karşısında yaşamakta olduğu olumlu bilinç değişimine katkı yapmak gerekirken, emperyalist bloktan, sömürgeci Batı'dan kopmayı teşvik etmek gerekirken bunun karşısında yer almak, emperyalist kampa sözümona “sol”dan destek çıkmaktır.

Erdoğan yönetimi bu dediklerini yapamaz, tutarlı olamaz, o kendi yönetiminin devamını her koşulda sağlamaya çalışmakla meşguldur. Fakat Türkiye'nin emperyalist kamptan kopması, bölgemizi olumlu anlamda derinden etkiler. Devrimcilere, sosyalistlere, komünistlere düşen görev, ülkemizin sömürgeci Batı kampında kalmasını savunmak değil, oradan kopmasını sağlamaya çalışmaktır.