Obama-Erdoğan darbesini boşa çıkaracağız

26 Temmuz 2015
Obama-Erdoğan darbesini boşa çıkaracağız

Erdoğan-AKP yönetimi başta İncirlik olmak üzere Türkiye'deki savaş üslerini Amerikan ordusuna kayıtsız şartsız açtı. ABD önderliğindeki sözüm ona “IŞİD karşıtı koalisyon”a fiilen katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle Suriye'de IŞİD mevzilerini, Irak'ta PKK  mevzilerini vurdu. “Terörle mücadele” kılıfı altında yurt içinde polis örgütünü kullanarak sendikaları, dernekleri, evleri bastı. Protesto gösterilerini dağıttı, mitingleri ve basın açıklamalarını yasakladı. Baskınlarda DHKP-C üyesi Günay Özarslan öldürülürken, 22 ilde yüzlerce kişi IŞİD, PKK veya DHKP-C üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

24 Temmuz 2015'te aynı anda başlatılan bu kapsamlı harekât, halkın demokratik iradesine karşı girişilmiş Amerikancı bir darbe anlamına geliyor.

Türkiye işçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri; Türkiye ve bölge halkları Obama-Erdoğan yapımı bu Amerikancı-gerici darbeye baş eğmeyecektir.

Genel amaç
24 Temmuz darbesi, ta Gezi ayaklanmasından beri Türkiye ve Amerikan egemenleri arasında süregelen pazarlıkların sonucunda tezgâhlandı.

Darbeyi doğuran sömürgeci anlaşmada tarafların genel hedefi, Türkiye ve Ortadoğu halklarının tam köleleştirilmesi, bütün siyasal, toplumsal ve ekonomik kazanımlarından yoksun bırakılması; bağımsızlık, laiklik, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin durdurulması; din, mezhep, etnik grup temelinde paramparça edilmiş ülkelerin egemenliklerinin tümüyle ortadan kaldırılması ve bölgenin 1917 Ekim Devrimi öncesi duruma döndürülmesidir.

Özel amaçlar
Obama-Erdoğan darbesinin özel hedefine gelince. Amerika açısından özel hedef, ABD'nin bölge stratejisine uyumsuz başına buyruk hamleler yapan ve hizadan çıkan Erdoğan'ı tekrar hizaya sokmak, Türkiye'deki üsleri keyfine göre kullanmak, kapsamlı politik-askerî stratejisini daha rahat uygulamaktır. Erdoğan-AKP yönetimi açısından özel hedef, içeride Gezi ayaklanmasından, dış politikada Suriye-Irak-Mısır'da giriştiği yeni Osmanlı komplolarının çökmesinden sonra yitirdiği meşruiyetini ABD'nin desteğiyle yeniden kazanmaktır.

Halkın iradesini iptal etme girişimi
Gezi'de halkın demokratik iradesiyle verdiği kesin karar, AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejiminin yıkılmasıydı. Halk 7 Haziran seçiminde, parlamentoya giren muhalefet partilerine bu kararı parlamenter kurallar çerçevesinde bile uygulama imkânını verdi.

Erdoğan-AKP yönetimi, halkın kesin kararını uygulama niyetine sahip olmayan ufuksuz uzlaşmacı partilerin güçsüzlüğünü görünce el arttırdı. Amerika'ya halkın sırtından yeni ayrıcalıklar tanıyarak Mayıs-Haziran 2013 Büyük Direnişi'nde oluşan halk iradesinin (ve bu direnişin yansıması olarak 7 Haziran seçiminde ortaya çıkan uygulama imkânının) iptal edilmesi planını yürürlüğe koydu.

Utanç verici “al-ver”
Erdoğan-AKP yönetimi bu amaçla, büyük kozu IŞİD'i “sattı”; karşılığında, ABD'den PKK'yi vurma iznini kopardı. PKK'yi vurarak, HDP'yi köşeye sıkıştırarak, hızla gidilecek bir erken seçimde MHP'ye ve HDP'ye kayan oylarını geri kazanmayı umuyor ve bu yolla iktidarını korumayı becerebileceğini sanıyor.
Obama yönetimi ise, yine Türk, Kürt ve Arap halklarının sırtından, Erdoğan'ın despotizmine destek verdi. İşbirlikçi liberalleri, uzlaşmacı partileri, Gülen hareketini “sattı”, Erdoğan-AKP rejiminin PKK'yi vurmasına izin verdi; karşılığında, Türkiye'nin bütün imkânlarını politik-askerî stratejisi çerçevesinde tepe tepe kullanma ayrıcalığını kopardı.

Darbenin gelişimi
Darbenin ilk hedefi kuşkusuz sosyalist ve devrimci güçlerdi. Nitekim, darbe tezgâhı 31 sosyalistin 20 Temmuz'da Suruç'ta bir kontrgerilla saldırısı sonucu topluca katledilmesiyle başladı. IŞİD damgası taşıyan bu katliamın hemen ardından, PKK'nin asker ve polis öldürmesiyle kamuoyunu aldatmak için gereken zemin hazırlandı. Obama ve Erdoğan 22 Temmuz'da, uzun süredir müzakere edilen ve 18 Temmuz'da temel taslağı belirlenen Türkiye-ABD anlaşmasını imzaladılar. 23 Temmuz'da IŞİD'in Türkiye-Suriye sınırında askerlere ateş açmasına misilleme olarak Türk ordusu IŞİD canilerine ateş açtı. “Türkiye nihayet IŞİD'e karşı harekete geçiyor” propagandası hızlandı ve 24 Temmuz'da Amerikancı-gerici darbe icra edildi.

Egemenlerin ortak kaygısı ve desteği
ABD'nin “IŞİD'e karşı mücadele” adı altında Irak'ta  PKK'yle, Suriye'de PYD güçleriyle kurduğu yakın ilişkiden korkan ve bu korkuları 14 Temmuz'da İran ile Güvenlik Konseyi'nin 5 üyesi+Almanya arasında imzalanan anlaşmayla pekişen,“PKK/PYD güç kazanıyor, İran ABD'yle arasını düzeltiyor, Erdoğan'ın sivrilikleri devam ediyor, emperyalist kamp bu gidişle Türkiye'yi gözden çıkaracak” saptamasında birleşen egemen sınıfın AKP dışı fraksiyonları ve Türk Silahlı Kuvvetler yönetimi Obama-Erdoğan anlaşmasını sevinçle karşıladı. Parlamentoda temsil edilen partilerin ve TÜSİAD medyasının  24 Temmuz darbesine karşı hakikaten utanılacak ölçüde sessiz kalması buna bağlanabilir. Bu yönüyle Obama-Erdoğan anlaşması, Türkiye açısından sadece Erdoğan-AKP fraksiyonunun değil, işbirlikçi egemen sınıfın bütün kesimlerinin çıkarlarını temsil ediyor.

Mücadeleye devam
İşbirlikçi kapitalist egemenlerin ve onların yardakçısı uzlaşmacı güçlerin, ABD'ye uluslararası mafya düzeninin büyük padişahı olarak tapan irili ufaklı uç beylerinin serencamı bizim öncelikli meselemiz değil. Kurtlar sofrasında kim kimi sattı, kim kimi faka bastırdı, kim kendini dünya padişahına daha çok beğendirdi sorularının zamana  ve zemine göre değişen yanıtları bizim değil, onların derdi. Bizi birinci derecede ilgilendiren, ABD'nin ve işbirlikçi egemen sınıfın her zaman düşman saydıkları, her zaman sömürdükleri ve zulmettikleri işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların hikâyesidir.

Yaşayanlar görür, Obama-Erdoğan darbesi AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimini kurtaramayacak. Türkiye ve bölge halklarına karşı sayısız insanlık suçunun sorumlusu Erdoğan-AKP yönetimi çökecek. ABD'nin savaş planları hiçbir işe yaramayacak. Türkiye, Suriye, Irak, bütün bölge halkları özgür ve eşit yaşayacak. Bütün sosyalist, devrimci demokrat, ilerici-yurtsever güçleri Amerikancı-gerici darbeyi boşa çıkarmak için birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.